Antalya da güzel bak, orayı da boşlama. kışın daha ılıman ve hafta sonları gidecek bol yer var.

@mea sadece bu iki seçeneğim var ama bölüm sadece bu iki üniversitede :/

bence bölümün için hangi üniversitedeki hocalar daha kaliteli eğitim verebilecekse onu seç. şehre değil okula bakardım yani yerinde olsam.

mea, şehre göre okul seçilmez demek istemiş ama o kadar ironi içinde anlaşılmamış pek.

eğitimleri birbirine benzerse izmir'de yaşaması daha kolaydır. yine de hocaların çalıştığı konulardan hangisine daha yakın hissedildiğine de bakmak gerekir.

Ikisinede basvur hangisine kabul alirsan o sehire gidersin. Nasil kendinden bu kadar eminsin anlayamadim. Iki universite de kesin mi ki?

@devilred haklısın hocam. Telaşla farkına varamadım. Şartlar, hocalar arasında çok fark yok. Ben onu kafamda hesapladığım için kusura bakmayın.

@mutluşişman hoca eğitim denk neredeyse.

@traveller oyp tercihi yapacağım aslında birinci sıraya hangisini yazmam lazım.

daha önce istanbula gitmediysen, istanbul olabilir, ama inan bna çekilecek çile değil istanbul.

izmir iyidir

şu an nerdesin? hayatında hiç istanbul'da yaşadın mı? istanbul apayrı bir tecrübe ve gerçek anlamda insana çok şey katar. ancak evini tuttuğun yere göre okula gidip gelmen çileye dönerse de çok şey götürür.

izmir kebap yer. temiz, sakin, düzenli. ama istanbul'daki imkanların onda biri yok.

ben doktora yapan bir insanın ufkunun her türlü genişlemesinden yanayım. iki şehirde de dörder yıl yaşamış biri olarak İstanbul diyorum. ama evini tuttuğun yer çok mühim. toplu taşımaya çok uygun olmalı. ben üsküdar'da yaşarken beşiktaş'ta okula gidiyordum. tek bir motor (vapurun küçüğü) ile on dakika sürüyordu. çok da mıutluydum trafik çilesi çekmediğime.

@sen git hocam ankarada yaşıyorum aradığım cevap böyle bir şey. Okulların eğitimi hemen hemen eşit. Çalıştığım konu üzerinde de iki üniversitede de hocalar var alanda tanınmış hocalar. Okullarla ilgili problemi hallettim zaten o yüzden şehir seçmek kaldım.

Son bir ekleme daha yapayım: eğer yurt dışına çıkmayı (akademisyen olarak bir üniversitede çalışmak için) planlıyorsan İstanbul her zaman öne çıkarır seni. (Üniversite değil şehirden bahsediyorum.) Yabancılar için Türkiye deyince sadece İstanbul var ve İstanbul deyince genel bir ilgi oluyor. Öyle ya da böyle ya duymuşlar ya da biliyorlar ve ilgililer. Kuzey Avrupa ve ABD'de yaşadım ve Türkiye'yi bilen herkes nereden geldiğimi sordu. "İstanbul" dediğimde ilgileri arttı.

Bu da böyle bir anekdot olsun. Belki işine yarar.

İstanbullulara İzmir köy gibi geliyor. İstanbul'a alışık değilsen İzmir'i tercih edebilirsin. Mesleğin doktora sonrasında serbest piyasaya atılmanı gerektirecek bir şey ise İstanbul'u tercih etmen daha mantıklı. Benim hırslarım yok, huzur istiyorum dersen tartışmasız İzmir.

let me kiss you haaala çok çalıyor yahu radyolarda. smiths azdır tabii dinleyen.

ben o_O

ben şunu dinleyip duygulanıyorum :(

www.youtube.com

şaka bi yana, bunlar beni duygulandırmadı. nick cave, erkan oğur ya da iyi çalınan bir çello beni duygulandırabilir ancak. bunların dışında çok az şarkı sağlam etki bırakabilen. smiths'tense şunu tercih ederim:

www.youtube.com

Beni de ekleyin listeye.

rift'i quest ağırlıklı oynarsan tatmin eder diye düşünüyorum. f2p.

Teşekkürler tam aradığım tarzda bir oyuna benziyor. Biraz daha inceledikten sonra oynayıp oynamamaya karar vereceğim.

Yeni abone değilim ama yeni taşındık, buraya bağlandı telefon hattı falan da gerekmedi.

ben telefon olmadan bağlattım geçen sene

ikametgahi tam belirlemek icin elektrik su telefon gibi odenmis faturalari istiyorlar bazen basvuruda..

belki onunla karistirmis olabilirsiniz..

@bigman yok hayır, ailemin evindeki uydu alıcıya telefon kablosu bağlı, kontrol ettim.

hirs yaptim digiturk u aradim.. :)

digiturk der ki; telefonsuz kurulum elbette mumkun fakat, bu durumda vizyon salonları ve interaktif bağlantı gerektiren işemler yapamiyorsunuz. birkac ufak detay daha saydi not edemedim..

@bigman Oha çok teşekkür ederim:)

kastettiğin frp değil herhalde. frp dediğimiz, gavurun tabletop rpg tabir ettiği, bizim frp'ye ek olarak masaüstü ryo dediğimiz kağıt kalemle oynanan oyunlar. sen herhal, bilgisayar oyunları arıyorsun gibi.

baldurs gate serisi.
icewind dale serisi
neverwinter nights
planescape torment
revenant
arcanum
lionheart

ilk çırpıda aklıma gelenler.


black isle studios ve interplay, bir ara epey crpg çıkartmışlardı.

Might and Magic serisi
Elder Scrolls serisi

google: how i met your mother episode marshall's dad died
bu sonucu dondurdu..
en.wikipedia.org(How_I_Met_Your_Mother)

marshall'ın babası 6. sezon 13. bölümde öldü. russell edgington o vampirin adı, 3. sezon finalinde öldü o da.

True Blood'a cevap:

Bill değil Eric öldürüyor. Rusell Edgington'ın sevgilisini öldürüyor (Talbot). 3. sezonda.

(bkz: türklerin zeka düzeyinin düşük çıkması)

sq.4mg.com

IQ testi zekayı tam olarak ölçmez, sadece o ünlü testin sorularını çözme yeteneğinizi gözterir. Zekayı tam ölçen bir sistem yok, zaten tek tür bir zeka da olduğunu zannetmiyorum. Önemli olan bilgeliktir bence :)

sayı denen olayı da kimin neresinden uydurduğu belli belirsiz, bu hesaplama için gereken standartları bıyıklı halam da hazırlamış olabilir.

uzun lafın kısası şu hikayededir.
varoşta kalıp turkceyi oyle ogrenen birisi turkcesindeki hataları asla gorece dogru turkce kullanan istanbul ankara vs gormeden bilemeyecektir.

duz mantık kuran turk olarak diyorum ki

ortalama zekanın -19 oldugu bi toplum olarak herkes kendini 90 sanarsa alsında -19=90 oluyor
bi toplum ne zaman
zekanın gercekten mankenin gotunden onemli oldugunu
sınavların kandırmaca oldugunu
3.kopru ticaridir su an tek kopru calıssa da durum aynı
polisin aragazını alıp vatandasa daldıgını
vatandasın polise karşı bilinci kışkırtıldıgını
asker polis arasında ayrımın kasıtlı yapıldıgını
turk kurt ayrımının da kasıltlı oldugunu
sehit olmazsa vatan millet unutulur diyen zihniyetin kansız pislik oldugunu
ozel sektorde işverenin vazgecilmez degil zavallı oldugunu
calısanın kole degil iş arkadası oldugunu
emekci işci olmadan işverenin gotune don alamayacagın
aldığı Q7sine koydugu benzinin işçisinin maaşından falza olanın oç oldugunu
....


görebilecek

Twiiterda TrendTopic olan konuların 1 ay öncesinde basın yayın kanalı gibi kaliteli ve güncel içerik olurken bir çok haber sitesi bile ağzı açık oradan bakerken

iki tane sosyal medya uzmanıyım diyen piçin, ergen gerisi iki tane futbol takımına çalışan liselinin, iki tane hükümet reklam panosu olan gazetenin sacma salak haberler ile salak salak koyun surusu gibi yonlendirildigi

zekanın kullanılmadığı, kullanılmaya gerek oldurulmadığı, telefonun televizyonun bize kullanıcısından daha akıllı olduguna inandıgınız bir tuketim devrinde

sanal konularla gündem yaratıp bi kurtaj haberi uydurup gecen bi ton alttaki ihalenin haddi hesabı yokkken zeka aramak mı pardon ben bi salagım galiba


-- sacma salak okuması zor nokta virgul olmayan turkce yazamayan halk garibanı gerzek bi muhendisimsi malın hatalı tuslarını okudunuz boşa giden bi 32sn daha

Tamamen tıbbi açıdan:

. İyot eksikliğinin yaygın olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
. Anadolu'nun iç kesmi tahıl(karbonhidrat) ağırlıklı besleniyor(hem ekonomik hem de geleneksel sebeplerle). Protein malnutrisyonu olan bir sürü birey yetişiyor.
. Akraba evliliği hala ve ne yazık ki çok yaygın.

IQ ortalamamızın düşük olmaması ne yazık ki mucize olur.

dostum sen dolmuşsun. patlamaya zemin hazırlamak için üstteki soruyu sormuşsun. ama soru sadece formalite olmuş. asıl amacın son yazdıklarını bir yerlere yazıp içinden atmakmış. ama şunu söyleyebilirim ki, yazdıklarının IQ ile veya millet ile alakası yok. her yerde yoğun olarak yaşanan şeyler.

gözü doymak bilmeyen orospu çocuklarından oluşan bir güç var, ve bütün dünyayı aynı şekilde yönetiyor. geri kalan her şey için master card.

turkler cok zeki ama medeniyet yok, kultur bozuk, egitim altyapisi bozuk, egitim almak mumkun degil, birsey yapmaya kalksan ilkonce ya poatronun ya okuldaki hocan tas koyar etc.

universitelerde cok bos adam var oralarin kapanip o akademisyenlerin kovulmasi sart batida egitim mukemmel anadilinde bolca kaynak var biz daha turkce adam gibi ceviri bilim kitabi yazamiyoruz yazilan okunmuyor yonlendirme var kisacasi adamlar sistemli makine gibiler

egitim ve imkan olmadiktan sonra sicarim oyle zekaya

dogru soylemisler her gun et yiyorum ve 1 ekmek yiyorum simdi ben ekmegi azaltsam eti en az 3 katina cikarmam lazim ki bu bile hayvani bir para tutuyor amerikda et ucuz hayvan gibi kocaman biftekler 10 dolara satiliyor ve ekmeksiz birini gotursen 2 ogun eder sana okadar yani 600 700 gram biftek

metro ile konak
ordan 169 nolu otobüs

ya da yine metro ile halkapınar
ordan 169 veya 86 nolu otobüs
169 sahilden gider
86 hataydan gider

ben 1. yolu tavsiye ederim

uzun süredir direkt giden araç maalesef yok
direkt giden araç olsa bile bu yol daha mantıklı, manavkuyu ve alsancak trafiğine girmeyeceksin.
konaktan sonra da sahilyolundan direkt balçova

saat 17:30 ve sonrasına kalmamaya çalış konak'tan sonrası için.

Tek vasıta ile gidilmesi için Metro'nun tamamlanması lazım.

Tek alternatifin Metro+Otobüs.

Otobüs hatlarından 169 harici, 8 de iş görür. F.Altay aktarma merkezine kadar 554, 12 gibi otobüsler de gidiyor. Ama Balçova'daki AVM'lere gideceksen indikten sonra yürümen gerekir bu durumda.

Metro'dan Konak'ta iner isen 209'a da binebilirsin.

www.youtube.com
Baştan sona bir kez dinleyiniz. Yardımcı olacaktır.

seyahate çıkabilirsin.

bi yere davet edecek cesareti bir türlü bulamadığına göre kız aslında sana hiç sinyal vermemiş zaten. boşver reddedilmekten kurtulmuşsun.

aslında sinyal vermişliği var. ilk başlarda ilk tanıştığımız zamanlarda baya konuşuyordu benimle. ama ben pasif olunca bu durum bozuldu tabi. şu an kafamı duvarlara vuruyorum.

1)zamanla başka insanları tanıyarak zaten unutur gidersin hiç endişelenme
2)sorun sende değil yaşadığımız çevre illa diyo ki piç olacan ağzın laf yapacak
3)spor yaparak amatör ya da bir kulüpte ,extreme sporlar yaparak,
4)anlamıştır anlarlar mal değilse. şimdi sevgilisi var ya onunla arasında sorun çıkmasın diye cevap yazmamış olabilir.
5)selam ver selam al..muhabbet açılırsa konuşursun.
6)var

uykusuz her gece'nin dedikleri doğru. kendini bir şekilde meşgul et. seyahate çıkmak, uzaklaşmak, başka insanlarl tanışmak en güzeli.

dostum daha yolun başındasın merak etme ileride bu günlerine bakıp gülümseyeceksin :)
sorularına tek cevap sanki böyle bir olay yaşamamışsın gibi davran
uykusuz her gece'nin dediklerini harfiyen uygulayabilirsin
zaten dediğim gibi ileride çok afedersin o piçlik seviyesine erişiyorsun :)

1.eğer bir şeyler yaşayamazsan ömrü billah içinde kalacaktır.
2.kaygı bozukluğun var. kıza desen ki ben seni seviyorum; ne diyecek ki en fazla? şu andaki durumdan ne kadar daha kötü olabilirdin ki?
3.hiç bir şey yapamıyosan, hayatında hiç tiyatro klübüne gitmediysen, frp oynamadıysan bile; "anlık deli" rolü yap. ağzından çıkanı kulağı duymuyomuş adam gibi davran. olmadı piçliğe vur, gül. yüzünün halini göreydin falan de. hiiiiç konuşamıyorsan ufak ufak temaslar kur. elinden tutayım kaybolma falan de.
4.kızı şimdilik kaçırmışsın, başkasının yörüngesinde. ayrıca eğer onunda sende gönlü vardıysa hakkında "gerizekalı" diye düşünüyor olabilir.
5.normal olmalı. şu raddede onun sana karşı tavrı daha önemli.
6. var.

1. zaman veya yeni biri
2. tecrübesizlik ve özgüven eksikliği
3. illa ki bu gibi bir durumda konuşup sıçmam lazım. düşe kalka öğreneceksin, en kesin çözüm
4. anlamıştır.
5. hiçbir şey olmamış gibi, alabildiğine özgüvenli ve rahat
6. çok düşük ama var

1. başka bir kıza yazılarak, mümkünse ulaşılması zor olmayan birisi olsun, özgüvenin artınca unutursun.
2. tecrübe eksiği.
3. tecrübelendikçe.
4. seni sallamıyor bile.
5. hiç oralı olma.
6. çalıya çırpıya sürterim sana vermem demediği sürece var ama çok düşük bir ihtimal.

siyah yeme bol su tüket yaz evet evet çözüm su.

çok fazla su içtim bugün türkiyede en çok su içenler arasında bugün ilk 100deyim kesin.. sende içmelisin.

su içmek için susamayı beklemeyeceksin hacı. şimdi bi de yaz çok susayıp çok su içiyosundur o da sana çokmuş gibi geliyodur ama o susuzluğunu giderir kaybını karşılamaz

böbrekle bokun alakası yok birader.

Ben alkol kullanımıyla ilgisi var diye biliyorum.

kahve ya da koladandir belki

doktora gitmenizde fayda var. mide bağırsak kanalında kanama belirtisi olabilir.

(bkz: melena)

mide kanaması olma ihtimali çok büyük, acilen doktora gidin.

kanama var gibi görünüyor doktora git acilen

kullandığınız ilaçları da yanınıza alarak bir genel cerrahi doktoruna gözükmenizi tavsiye ederim.

Son iki cümleyi okumadan önce ''Ayak serçe parmağı.'' yazmak üzereydim.

ayak parmaklarının hepsi.

kuku organı, çok çirkin ve kötü kokuyor. daha iyi kokabilirdi ya da simetrik olabilirdi.

ayakların tamamı, dirsek, diz, üreme uzuvları, kulaklar.

burun

küçükken ellerime bakaar bakaar sonra da dehşete kapılırdım. tamam çok mübarek çok işlevsel bir organ ama beni çok korkuturdu. parmaklarımı oynatırdım, o el mutasyona uğramış bir tarantula gibi görünürdü bana.

en biçimsiz yer dirsek ve diz kapağı bence.

en işlevsiz de 20'lik dişler.

kadınlarda kuku, erkeklerde testis torbası. bug var oralarda.

Leonardo da Vinci'ye göre dirsekler ve üreme organları

Ayak parmakları. Ama bence en tipsizi serçe değil ayak başparmağının yanındaki tipsizlik abidesi.

beynim. çok buruşuk.

çük - o ne öyle ak ya taşşaklar falan

kordon

www.eksiduyuru.com

Bornova küçük park tarafında takılabilrsin ya da alsancak,kordon arası mekik dokursun.Bi mekana kapalı kalmak istemiyorsan akşam saatlerine doğru biralarınızı alıp kordondaki çimlere yayılablrsiniz.Veya yok ille mekanda olacaz diyorsanız zaten kıbrıs şehitleri caddesi bar kaynıyor ...

boyoz ve kumru(hem normali hem çeşme kumrusu) nerede yenir peki?

Boyoz u bilmem ama kumru hemen hemen her cafede var izmir'de.Konak tarafında ise sanki bu iş içn açılmış gibi gelen yerler var...

İnciraltı gezilebilir, güzeldir. Üçkuyular İskele'nin bitişiğinde İnciraltı tarafında güzel bir piknik alanı var. Devam edersen Güzelbahçe'ye geçip hayatında yiyebileceğin en iyi kalamarı çok ucuza yiyebilirsin.

Üçkuyular İskele'nin diğer tarafından ilerlersen Göztepe-Güzelyalı oluyor. Oturulacak kafeler, kumrucular vs. var. Akşamları fena değildir.

Konak'a doğru gitmeye devam edersen Asansör'e uğrayabilirsin.

Konak'ta Kızlarağası Hanı'na uğranabilir.

Alsancak'ta Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Fuar gezilebilir. Sahilde çimlerde demlenmek veya rakı-balık yapmak mümkün.

Karşı taraf Karşıyaka-Bostanlı.

Bar için Alsancak-Bornova önerilir.

Onu hala unutmamış/seviyor, aynen yan cep...

bi ilişki içindeysen sınırları bazen daraltmak gerekir.o ne yaa öyle..ben aynı durumda olsam çocuğun agzını yüzünü dağıtırım sonra da döner kızın agzına sıcarım. net.

bence de yan cep durumu. net konuş tavrını koy yapacak bir şey yok bence.

yok hocam eski sevgilisi falan değil. sevdicek hiç sevmemiş bunu. ama çocuk seviyor hala.

şimdi bu fatmanın sevgilisi zaraeta.

fatmanın sevgilisi varsa eskiden ona yazanla ne akla muhattap oluyor ki ?

hı haydara meili varsa ona değer veriyorsa neden ona şans vermedi 3 yıl boyunca.

neden geldi zaraeta reisi ayarttı ?

kızlara akıl erdirmek zor. otur adam gibi açık açık güzel dille konuş. zaten seni seviyorsa bu sorunları çözer. senden uzaklaşşa bile geri döner seviyorsa sevmiyorsa ver yolu gitsin.

aynen dediğin gibi. ben olsam çoktan terk etmiştim. konuş bu insanın niyeti başka, beni bile tehdit ediyor, bu kişi ile görüşmeye devam edeceksen ben yokum bundan sonra de. bu kadar... görüşeceğim derse gitsin onunla görüşsün.

ya gerçekten ya çok saf, ya da saf gibi davranıyor erkekleri bin kez anlattım bu kıza hala anlamıyor. dicem ciddi ciddi beceremiyorsun, kontrolü ele alıcam bundan sonra hoşuna gitmiyorsa yap seçimini diye.

destek var mı panpalar ?

destek var ciddi ciddi konuş ama kalbinide kırma kızın dediğin gibi saf olma ihtimali düşükte olsa var.

kusura bakma da sende de suç var. bu olayı ilk öğrendiğinde tepkini ortaya koyacaktın. o gün ya ayrılacaktınız ya da kız onunla konuşmayı kesecekti. açık ve net. hala geç kalmış sayılmazsın ama git durumu açık açık anlat. ya safa yatıyor ya da hakikaten saf bir kız arkadaşın var.

onu çok sevdiğim için hep saf olduğuna inandım. çapraz merdivenden etek altı kesen erkekleri duyunca sülalesine küfretmiş gibi bir tepki verdi, sanki dünyadaki en kötü şey buymuş gibi. o yüzden hep saf olduğuna inandım. çok değil zaten ya, dün gece oldu. bugün de doğum günü olduğu için uyusun hemen de arkadaşlarıyla falan mutlu mutlu bir gün geçirsin sonra konuşuruz dedim. 4 gün sonra da 3 aylığına yurt dışına çıkıyor. ne bok yicem amk gider ayak üzmiyim kızı.

sevmiyordur ama sevildiğini duymak hoşuna gidiyordur. o adam kessin kız arkadaşınla konuşmayı sana atmadığı kadar tribi ona atacaktır büyük ihtimal.

trip olayını anlamadım hocam pardon ?

agam paşam eger kız arkadasın safsa sen ne bok yicem gider ayak üzmiyim kızı diye yanma..3 ay boyunca ne bok yicem diye yan

3 yıldır bu adam sevdiğini söylemiyormu? kız alıştı buna. adam sustuğu anda 'ne oldu?' 'bir şey mi var?' diye soracaktır ona. tripten kastım bu aslında.

aha ikizler kızı. dedikoduyu, yalanı vs. çok sever, fikirleri de çok çabuk değişir. kaç kurtar canını. yan cep dışında ego tatmini de olabilir.

Sayın fatma;
İlişkide bulunduğumuz süre içerisinde ne kadar sağlam bir adam olduğumu sana kanıtlasam da sen yolculuğumuz esnasında hep stepne bulundurma ihtiyacı hissettin.
Garanti sürem dolmamasına karşın yanımızda bulundurduğun stepneden rahatsız olmamdan ötürü bundan sonra oluşabilecek maddi ve manevi tüm zararların sorumlusu sen olduğunu tarafınıza bildiririm.
Saygılarımla
Zaraeta


Bunu faksla panpa

4 gün sonra 3 aylığına yurt dışına çıkacak?
o stepne nerde olacak o ara panpa?

madem yakın arkadaşlar ve sen de hala tanışmadıysan bu elemanla, bence bir an önce tanış. bir ortam yarat ve tanış. sonra elemanla tekli münasebetlere girebilirsin böylece.

ha adam senle tanışmaktan çekinirse de, bir şekilde bunlar bir gün buluşmuşken emrivaki yapıp gidersin yanlarına.

öyle ya da böyle...

maksat bu arada kafa göz dalmak değil. sen elemanı tanı, eleman da seni tanısın. sevgilini nasıl sevdiğini görsün, anlasın, yavaştan kendine bi çeki düzen versin. ha vermiyorsa, ondan sonra kafa göz...

bas kıcına tekmeyi. ben bu karakteri hayatımda 5 dakika tutmazdım

ego tatminidir. katlanmamak gerek.

ya onla konusursun ya benle de orda onu secerse zaten bılkı aklı onda yanı yan cep durumu. bu kız sana asık mı ondan emın mısın? asık degıl gıbı gorunuyor. asık olan ınsan herkesı karsısına alabılır cunku. asık oldugu cocugun yanında durur her zaman. bunuda dusun derım. yan cep durumu gıbı gorunuyor.

kavs-ı kuzeh nickli arkadaşa katılıyorum. ego tatmini gibi görünüyor. arada arada böyle sevgi gösterileri egosunu okşuyordur.

Kızın biraz sana saygısı varsa, o elemanla iletişimi keser. Çünkü diğer adamın yaptığı resmen ikiniz arasındaki ilişkiye taciz.

all in yap.

erguvan olabilir

erguvan gibi duruyor.

kiraz da olabilir. resim çok bulanık sadece rengi görünüyor, kesin bir şey söylemek zor.

kesinlikle erguvan.

diğer ağaçların yapraklandığını gözönüne alırsak bu ya erguvandır ya da şu kırmızı erik ağaçları var. yaprakları kırmızı-bordo gibi olanlar.. onlardan olabilir.

Gövde ve dallar Erguvan gibi durmuyor gibi.

erik veya kiraz agaci degil..

tiroidleri de kontrol ettir mutlaka. terlemen normal mi?

abur cubur dediklerimiz ufak tefek ama yüzlerce kalori değerindeler. Vücudumuzun enerji ihtiyacını kat be kat karşılıyorlar. Şiddetle uzak durunuz.

Birde akşamları 5-6'dan sonra boğazınızdan lokma geçmemesine özen gösterin, acıkınca su için

saglam spor yapin sabah aksam 45 dakikalik setler kalbi zorlamayin,
yediklerin icinde diyetisyen tavsiyesi olabilir.

@lazuri hocam uzun yürüyüşlerde hep terliyorum. evden dersaneye yürüyünce baya terliyorum.

1) "Yediğim abur cuburlar"? Kalori sayın (günlük 1500 kaloriyi geçmeyin)
2) Tempolu yürüyüş ve benzeri şeyler yapın. Kardio aktivitesi olmalı yapacağınız.
3) Hala kilo veremezseniz: Tiroid fonksiyon testi yaptırın.

oncelikle ekmekten basliyalim.

kepek ekmegi
Calories 278
Total Fat 5.4g 8%
Cholesterol 0mg 0%
Sodium 346mg 14%
Potassium 314mg
Total Carbohydrate 51.4g 17%
Dietary Fiber 6g 24%
Sugars 3.84g
Protein 8.4g

beyaz ekmek
Calories 266
Total Fat 3.29g 5%
Cholesterol 0mg 0%
Sodium 681mg 28%
Potassium 100mg
Total Carbohydrate 50.61g 17%
Dietary Fiber 2.4g 10%
Sugars 4.31g
Protein 7.64g

gordugunuz gibi, ekmek ekmek. kepek ekmeginin diet ile anilmasinin sebebi icindeki fiber'in daha fazla olmasi. buradan ne cikiyor, 100 gr herhangi bir ekmek yerseniz yaklasik 270 kalori alirsiniz. bunu yakmak icin en az yarim saat kosmak lazim.

ne yapmaliya gelirsek,
- ekmek kesilecek
- tatli kesilecek
- pilav & makarna kesilecek
- bol bol salata (sossuz, minimum zeytinyagi, limon veya sirke ok)
- bol bol brokoli, haslama olur, buharli pisirici cok daha iyi olur.

alisveris ederken, aldiginiz seylerin kalorilerine dikkat edin. gunde yarim kilo yogurt yiyerek diet olmuyor.

spor sart, spor olmayinca kalorinin cok kesilmesi lazim. bu hem saglikli degil, hem de butun gun boyunca yorgunluk ve uykuya neden olur.

"ne yaptıysam olmadı." şu kısmı biraz ıklarsan yardımcıolmaya çalışırız. ne yaptın mesela? ekmeği keserek ya da mekik çekerek olmuyor malesef. hele ki mekik senin durumun için tamamen yararsız.

spor geçmişin yoksa, bol bol yürü. cardio yapmalısın. koşabiliyorsan koş en etkilisi bu.

tiroidin olsa, normal ter atmazdın. o sebeble sorduydum.

spor yap verirsin.

aktif spor olmadan cok abidik gubidik bir vucut olur.

Herkese bunu yazıyorum ama Canan Karatayın kitabını bi oku derim.Gercekten mantıklı.

sağlık bu, sizi rahatsız ediyorsa gidin bir doktora gösterin.

ya aslında rahatsız ediyor öyle bir şey hissetmek ama yurtdışındayım ve ben doktordan hastane den çok korkan bir insanım :( Buraya yazmamın tek nedeni, "hacı o bendede olduydu ya geçiyo sonra" minvalinde rahatlatıcı bir cevap alabilmek :p

ödem oluşmuş doktora görünmenizde fayda var büyük ihtimalle kas gevşetici ödem giderici şeyler verecek.geçmiş olsun edit: burada hiç kimse doktora görünme demez :).

bişeyler kopmuş olabilir

doktor falan değilim de (bkz: kasık fıtığı )

kasik fitigi bence de...

yumurtalarından biri otarafa fırlamış olmasın allahmuhafaza ... :D

edit : ekleme

fazla sıkma patlatma sakın...

O tarz bir şey değil ya daha çok ödem gibi duruyor. Biraz tırstım açıkcası bu kasık fıtığından, ya şimdi yurtdışındayım hastanede testler cartlar curtlar ne biliyim korkuyorum.

deri üzerinde herhangi bir morluk, şişlik gözükmüyor sadece içinde sanki biri içine şu kadınların kullandığı pamuk tamponlardan yerleştirmiş gibi bişey.

Muhtemelen fıtık.
www.stjoesoakland.org

olm yapmayın etmeyin :( bağırsaklarım ordan çıkacakmı şimdi?

bisikletin gidonuna çarptım kasığımı fıtık böyle başlayan bir şey mi yahu.

Ne ettin yahu dur, "barsakların oradan çıkacak" diye bir şey nadiren söz konusu oluyor, sakin ol:) Eğer kasık fıtığı ise (indirek inguinal herni) Genel Cerrahi'nin en çok yapılan ameliyatıdır bunun onarımı. 45 dakikalık bir operasyon. Geçmiş olsun tekrar.

Bir de fıtık olmama olasılığı da var zaten. Görmeden buradan fikir yürütüyoruz sonuçta.

hacı ciddi birşey galiba doktora koş erken teşhis önemli ! ihmal etme. şakamızı yaptık güldük yeter.

öyle birden uykunu 3 saat azaltırsan tabi yorulursun. sadece aptallar 8 saat uyur kitabında bir metod vardı. adam hergün 15'er dakka azaltıp bikaç ayda 5 saate indiriyordu. ayrıca pharmaton al. çok faydasını görürüsün.

spor yaparsan daha dinç hissedersin. o vücut ağrıları da ortadan kalkar.

edit: çok uyuyunca da o ağrılar oluyor.

Ben benzer bir soruya şu cevabı yazmıştım geçenlerde:

Cevapları eleştirmek istemiyorum ama genellikle subjektif şeyler söylenmiş. Bir bilgi yanlışını düzeltmek isterim yalnız, vücudun uyku ihtiyacını karşılayabilmek için 4-5 saatlik uyku fizyolojik olarak yeterlidir. Yani vücudunu iflas falan ettirmez.

Uyku süresini azaltırken sağlığından ödün vermemek ve enerjik kalabilmek için için uyku kaliteni yükseltmen gerekir. Bu konuda basit ve güzel bir yazı:

healthysleep.med.harvard.edu

Uyku süresini azaltmanın doğrudan bir yöntemi yok. Alışkanlık edinilmesi ya da ihtiyaç duyulması gerekiyor. Burada bir iki ipucu var gerçi:


health-potion.blogspot.com

Günde 6 saatten fazla uyumak insana zararlı diye biliyorum ama şimdi bilimsel dayanak bulmadan sallamayayım :)

Sonsöz niyetine: Sabah olduğunda odaya ışık girsin. En önemli meselelerden biri bu.

Şimdi senin sorduklarına gelelim:

-Yorgunluk normaldir. Bir haftaya kalmaz geçer.
-Vücut ağrıları uykusuzluğun bir semptomu değil bildiğim kadarıyla. Ne duydum ne gördüm ama benim cehaletim de olabilir bu. Yine de sık rastlanan bir şey olmadığı kesin. Ben uyku sürenin azalmasıyla ilgisi olmadığını düşünüyorum.
-İlaç milaç, bitkisel destek vesaire hiçbir şey kullanma. Kullanamazsın da zaten, zira yok öyle bir şey :) . Yorgunluk hissettiğin o öğle saatlerinde bir Türk kahvesi çakabilirsin ama tabii.
-7 saatten 6 saate inmeyle vücudun bu kadar reaksiyon vermesi normal değil. Kendini çok mu şartladın acaba? Kafanı takma fazla uyku süresine. Yukarıda söylediğim üzere insana 4-5 saat yeter. Alışmak da en fazla birkaç gün alır senin durumunda. Biraz rahatla bakalım şimdilik :) Ağrıların bir hafta sonra hala devam ediyorsa o zaman tekrar başlık açarsın :)

Edit: c/p yapınca linkler pörtlemiş. Düzeltildi.

Çok fazlı uykuyu araştırmanını öneririm. Deneyen görmedim, şahsen hiç denemedim de, ama Nikola Tesla, Leonardo Da vinci (Da vinci uykusu diyenler de oluyor) gibi önemli insanların uyguladığı bir teknik olduğu söyleniyor. 4 saatte bir 20 dklık uykular halinde uyunuyor. Günde 3 saat kadar uyuyorsunuz ve daima dinç kalıyorsunuz, yalnız ilk alışma süreci -sanırsam 20-30 gün kadar falandı- oldukça zormuş diyorlar. Tabi tamamen kulaktan dolma olduğunu söylemeliyim. Yani hiç deneme ya da gözlemle fırsatım olmadı, yazın denemeyi düşünüyorum biraz.

Onun haricin de 6 saate indirmeyi yavaş yavaş azaltarak uygulayabilirsin. Yalnız uyku hakkında bir şey gözlemlediysem o da ilk önce kalkma işini düzene sokman gerektiğidir. Yani şu saatte uyuyup şu kadar saat sonra kalkayım olmuyor. Onun yerine uykun gelince uyuyup 6-7-8 -artık hangisindeysen- o kadar saat sonra kalkman gerekiyor zira eğer belli bir dönem -okul zamanı falan- çalar saatle uyandıysan belki farkına varmışsındır her gün aynı saate kurarsın saatini ve uzun bir süre sonra artık saat çalmadan 1-2 dk önce uyanmaya başlarsın. Çünkü vücut o saate alışır.

Ginseng içeren preparatlar yardımcı olabilir. (bkz: pharmaton)

astım değilsen kullanma.

doktor şeysi olmadan kullanmayın, olmaz öyle şey. spreyden kastınız sanırım şu astım hastalarının içine çektiği şey. bildiğim kadarıyla inhaler deniyor kendilerine.

bu hastalığın derecesine göre değişik spreyler var tüm spreyler birbirinin aynısı değil tabi. ancak o filmlerde görülen kriz anında alınan spreyin ismi ventolin inhaler. nefes darlığı olanlar da kullanabilir sadece astımlılar alacak diye bi kural yok cunku ventolin tedavi amaçlı degil daha cok anlık rahatlama için kullanılan bir ilactır. bu ilacın ayrıca surup hali de mevcut ama onu genelde inhaler kullanmayı beceremeyen cocuklar kullanır. agızdan almasının ayrıca hiçbir sakıncası yok, hatta diger yutma yoluyla alınan ilaçların yanı sıra direkt olarak cigerle temas ettiği için, sakıncasının yanı sıra faydası var bile denebilir.

İnhale olarak kullanılacak şey inhale steroid ise, doktor vermediği sürece kullanmanızı tavsiye etmem. Zira immunsupresan olduğu için ağızda mantar vs. gibi yan etkilerle karşılaşma riski var.

paranın, gösterişin ve rahat yaşamanın.

edit: sadece soruya cvp veriyorum, gerisi göreceli çünkü.

@elxa, bana anlat... uyarma ikna edici şeyler söyle.

Bence sen bu soruyu zorla evlendirilen, zorla kapattırılan, dövülen, sövülen, her şeyi geçtim salt cinsiyeti yüzünden hor görülen kadınlara bir sor. Sonra gel bir daha konuşalım.

anlatsak anlayacakmısınız

var olmanın mücadelesini veriyorlar. ancak bu mücadelenin kadınlara has olduğunu düşünmüyorum.

bu sistem kadini, erkegi, escinseli cinsel kimligine bakmaksizin eziyor. eger söyledigin, kadinlar amma yaygarasini yapiyor bu işin, erkek de eziliyor ise, bir dereceye kadar haklisin ama o işler öyle degil iste. bu sistem herkesi eziyor ama kadinlari daha bir eziyor, ögütüyor, yok sayiyor. simdi su sordugun sorunun yanıtlarını vermek icin o kadar cok sey okuman, o kadar cok sey düsünmen ve o kadar "ulan ben ne odunmusum" diyerek kafani duvarlara vurman gerekiyor ki burada iki üc cümle ile bir sey aciklamanın imkani yok.

insan gibi yaşayabilmenin mücadelesini veriyoruz

hala gerçekçi bir açıklama gelmiyor zira herhangi bir ciddi mücadeleleri yok.
neymiş "var olmak." var olmak mücadelesini orangutanlar dahi bilinçli bilinçsiz zaten yapıyorlar.
ben sadece ülkemizdeki kadınları baz alarak sordum soruyu.
onların çalışmasına gerek yoktur olsada olur olmasada mantığı...
bu yüzde kadınlara herhangi bir ağır zorunluluk yüklenmez onlarda istemezler(çoğu).

"AB'de çalışan kadın oranı yüzde 63.9. Türkiye'de ise bu oran yüzde 26"

"2000 yılı itibariyle Türkiye'de 25 yaşın üzerinde okuma yazma bilmeyen kadın sayısı 4 milyon 625 bini buluyor. Bu rakam erkeklerde 1 milyon 176 bin kişide kalıyor."

"Erkeklerin hemen hemen yüzde % 70'i, kadınların ise sadece dörtte biri çalışıyor. Çalışan erkek sayısı yaklaşık 17 milyon iken çalışan kadın sayısı 6 milyon civarında, yani erkeklerin üçte biri oranında."

vs diyerek gider bu konu...

misal ben akraba tacizine karşı mücadele verdim
erkek olan bildiğin cinsel tacizdi
kadın olanlarda ise örtün kapan tacizi
13-14 yaşımda sokakta oyun oynarken kendi paranı kazanıp okursun veya evlenir -ilk istemeye gelene veririz gidersin- diyen bir aileye karşı mücadele verdim
şimdi yıllar sonra tüm bunlar olmamış gibi yapma mücadelesi veriyorum
evet eksiden nasıl hatun kaldırılar'a göre biraz daha "mücadele" en azından

-kadın olarak cinsel tacize karşı mücadele vermeniz, tacizi yapan
insanın karaketeriyle, düşüncesiyle ilgili.
-"ilk gelene veririz gidersin" mantığı yine kişinin ailesinden kaynaklanan
bağnazlık.

yani bu tarz verilen mücadele bir yaşayış ve "kendi ayakları üzerinde durma"
davası değil, ayrı bir mevzu.

ve kadınların verdiği mücadele ülkemizdeki erkeklere göre o kadar komikki...

neyi anlatayim ben 2 cumle ile? lilith'den mi baslayayim, antik yunan felsefesinde bile kadinin yerinin simdikinden cok farkli olmadigindan mi, erkek egemenliginin kurdugu ekonomik, siyasal sistemlerin kadinlari nasil disari ittiginden mi? bilmiyorum ki nasil anlatayim? bati toplumlarinda ronesans ile kadinin varliginin sorgulanmasindan tutun, kadinin sosyal hayattaki yerinin sanata yansimasi kadar bir suru konu var. kendiniz de yazmissiniz "utu, bulasik" diye. kadinla ozdeslesen isler bunlar. tum bu islerin kadinlarla iliskilendirilmesi, kadini ekonomik ve siyasal sistemin disinda tutmak icin ortaya atilmis olabilir mi? kadinlardan bahsederken sosyal gen farkliligindan soz etmek dogru mudur? feminizm olarak algiladiginiz "zirva"lar kadinin ustunlugunu hakli cikarmaya calisan ayrimci gorusler olabilir mi? feminizm ve radikal feminizm hakkinda ne kadar bilgi sahibisiniz? ozellikle 2. dunya savasi'ndan sonra kadinin is gucune duyulan ihtiyac akimlari nasil etkiledi?

buraya kadar nasil geldigimizi bir cirpida nasil anlatayim ki?

bugun kurdugunuz her cumle ve sirtinizi dayadiginiz her ogreti erkek egemen toplumun urunudur. "kadinlarin mucadelesinin erkeklere komik geldigini" samimi olarak yazdiysaniz cehaletin boyutu sandigimdan cok daha buyukmus, diyecegim.

aktardığınız veriler kadınların kişisel tercihlerinden ziyade, toplumların/ülkelerin ekonomik ve genel gidişatının hesaba katılmasını gerektirir. avrupa ile karşılaştırma yapacaksanız, sanayileşme-kentleşme-ücretli çalışma bakımından da türkiye'yi ilgili ab ülkeleri ile karşılaştırmanız gerekir. mesele çalışmayan ayşe'lerin çalışan fatma'lardan çok daha fazla olması diyil.

ilk sorunuzda diğer ülkeleri karıştırmamamızı isteyip akabinde kendiniz karşılaştırma yapmışsınız. karşılaştırmaya razı geldiyseniz eğer, gerekli bütün kriterleri de hesaba katmanız gerekir, mevcut durumu mukayese etmeniz yetmez.

umarım derdimi anlatabilmişimdir...

@elxa

tamam işte benden ondan bahsediyorum.
günümüz davası para, pul davası olması yani ekonomi
meselesi olmasından dolayı seninde dediğin gibi kadınların bu sistemin
tek bir yanı olan ekonomik dalında yer almaması bu mücadelede olmadıklarını
gösterir. ve bu sistemin en önemli dalı olan ekonominin içinde olamamaları
kendi istek ve arzuları neticesinde değil
bireylerin aileleri ve yüzyıllar önceki sistemin neticesinden dolayıydı.
fakat şimdiki şartlar artık çark etti. ben bundan ve bu zamandan bahsediyorum.
ekonomi mücadelesi içinde olmayan bir kadının verdiği mücadele gerçekten çok hafif bir mücadele olarak kalıyor.

soruda kadın yerine erkek de olsa temel esas mutlu olmak norveçde yaşayıp hergün farklı balık yiyen zengin amcam da mutlu olmak istiyor, balta girmemiş ormanda böcek yiyende. kadın, erkek, gey her insan mutlu olmak ister, mücadele bunun için kimi inanarak, intihar ederek, inkar ederek bir şekilde mutlu olunur.

bu soruyu da belki merakın için sordun belkide dikkat çekmek için ama sonunda aldığın her sonuç seni mutluluğa yakınlaştırır.
bence mücadele bunun için beyaz insan.

@ tedirginlik hucresi,
ab ile ülkemizdeki kadın çalışma oranlarını karşılaştırabilirim. fakat başlıkta dediğim gibi bana sadece diğer ülkelerdeki kadınların çalışma oranlarını, verdikleri mücadeleyi bizim ülkemizi baz almadan vermemenizi söylemek istedim.

@ writeitright
evet her insan verdiği mücadelede kendi çıkarlarını düşünerek adım atıyor ve bu adımlarını da çoğu kişi mutlu olmak için yapıyor.
ve bu mutlu olma davasında en az enerji harcayan kadınlar bunu anlatmaya çalışıyorum.

sartlar degisti mi? pardon da ne kadar degisti? geleneksel modernist toplumsal yapi ile postmodernizm arasinda kalmis bir yapidan soz ediyoruz. kadin kimligini bu kargasada nasil bulabilir ki? evdeki kadin da surece etki eder, bunu atlamayin. kadin dediginiz caniniz isteyince acacaginiz bir abajur gibi kosede durmaz. marksist gorus evliligi istikrarli isgucu araci olarak gorur ornegin. evdeki kadin, para kazanmiyor olsa da ekonomik faaliyetlere etki eder. ne diyecektim unuttum ekonomi mekonomi yazinca siz. ama her neyse postmodernizm bireyciliginde kadinlar icin islerin tersine dondugunu yazmanizi anlamis degilim. muhtemelen hepimizi yiyen bir sozluk yazarisiniz ya da yazdiklarimizla alay edecek yer ariyorsunuz. bunlar muhim degil de; bu zihniyete sahip cok insan var. onun icin laf yetistiriyorum.

o bahsettiğiniz okuma yazma bilmeyen daha doğrusu öğretilmeyen 4 milyon kadın da girse sizin muazzam ekonomi mücadelenize (!)bu sefer de elimizdeki işleri alıyor bu kadınlar diye bağırırsınız. bu nedir biliyor musunuz zayıflık,
çook büyük mücadeleler vermeniz gerektiyse normal bir hayat için, bir de dönün kendinize bakın, acaba bende mi bişeyler eksik diye, yetenek, eğitim, zeka vs, kadınların suçu değil bu, onlar da kendi mücadelelerini veriyorlar, bkz yukardaki anneme iş arıyorum duyurusu.
şahsi algılamayın ama durum bu.

-"kadin kimligini bu kargasada nasil bulabilir ki?"

dediğiniz bir süreç...ab ülkelerine kıyasla ülkemizdeki kadınlar kimliklerini çok çok zor buluyorlar. bazılarıda bulmak istemiyor.

-"evdeki kadin, para kazanmiyor olsa da ekonomik faaliyetlere etki eder."

yazımda ekonomik faaliyet içinde yer almaz diye bir düşüncem yok zaten
ekonomik faaliyete etki ederler yalnız erkeklere oranla daha az bir etki... bunu anlamayabileceğinizi tamin ediyorum.
bu etkinin nedenini kabul ediyorum yıllar önceki sistemin temelleri vs.. tamam ancak bu etki neden bu süre zarfında yabancı ülkelerde büyük bir hızla azalırken
ülkemizde durum vahim bunu demek istiyorum. yabancı ülkelerdeki istihdam diyeceksiniz...
peki bu istihdam da ülkemizdeki erkekler için yer oluyorda kadınlar için mi yok veya bir erkek en basit örneğiyle bir komi olurken kadınlar neden daha az.. bunun ab istihdamıyla alakası olmasa gerek.

@pinking of you
evet ben o mücadelenin içinde bizzat olduğum için olayları çok iyi biliyorum.
normal bir hayat için mücadele verdim. normal bir hayattan sizin anlayışınız nedir bilemem.
fakat bu normal hayat mücadelesinde kadınların gerçekten çok pasif ve tabiri caizse beleşçi olduklarına kanaat getirdim.
bu arada çalışan kadınlara saygım sonsuz sayıları az olsada annenizin elinden öperim.

katıldığım bir söyleşiden hatırımda kalan 3-5 cümleyi aktarmak istiyorum ismi lazım değil konuşmacı kocaeli civarında konuşlanmış çok uluslu bir fabrikanın tepe yöneticisi anlatıyor. Yurtdışı merkezimizden yetkililer (kendi üst lerinden bahsediyor) ik vb. yönetim kademesinden gelindi fabrika inceleniyor vs. -kısa keseceğim-işçi sayıları ile ilgili raporlar istenmiş şu kadarı erken bayan 3 tane gibi komik rakamlar 300-500 tane erkek gibi düşünün baya işçi çok sadede geleyim raporlar yazılmış vs. normalde o şirket işe alım sürecinde cinsiyet din dil ırk ayrımı yapmazmış fln açıklıyo önümüzdeki kadın erkek sayıları eşitlenene kadar demişlerki bayan personel alın yanlızca böle olmaz işte bizim ceo itiraz etmiş ülkemizin jeopolitik kadınlara bakış açısını anlattık fln şubu ikna edememişler 6 ay insan alamadık işe ihtiyaç olduğu halde diyo özellikler bayan arıyoruz ama çalışan, başvuran yok çok nadir işe alınanlarında eli işte gözü oynaşta " " tabiri aynen size type etmiş bulundum benim görüş veya yorumum değil, biraz karışık oldu ama anladınız siz eminim

@mehdix
yani pavarotti durum bu.

kadınların zengin, kendilerinden güçlü erkek aramaları sorduğun sorunun cevabı, bunun eğitimle alakası falan yok, ama bu kitle eğitimli kitlede belki yüzde 10 daha azdır. Kürk mantolu madonna yı oku yazar senin sorduğun soruları kendine sormuş bir zamanlar ve bu konu hakkında diyaloglar geçiyor kitapta

benim duyurum değil o örnek olsun diye gösterdim size ama evet benim annem de okumuş ve çalışan bir kadın, yavaş yavaş emeklilik planları yapıyor, çalıştığı şirkette ki gayet kurumsaldır, kadınlar hamileliklerini sıraya koyuyorlar ki bişekilde kovulmayalım diye.

ama beleşçi kadınlar da yok mudur , vardır elbette olmaz mı. işte onlardan birine denk gelmemek de sizin şahsi kabiliyetinizdir herhalde, gerisinin mücadelesi de kendisini ilgilendirir.

@up Ne yapmak ne söylemek istediğini kendide bilemeyen arkadaş, birde bu yazıdada sıkça olduğu gibi kararsız ve değişken fikirlisiniz.d

soruyu soran arkadaşa gereksiz ve temelsiz bir biçimde yüklenilmiş. bence dünya erkekler için daha zor bir yer. hadi öyle sormuşsunuz ülkemiz için konuşalım. erkek üzerindeki baskı, kadına göre çok daha fazla. erkek kazanan olmalıdır, güçlü olmalıdır, kadınını koruyup kollamalıdır, para kazanmalıdır, statü kazanmalıdır, güç kazanmalıdır, saygı görmelidir vs. vs. kadından tek beklenen ise erkeğinin karısı olmasıdır(kadınların çok az bir kısmı bu durumdan gerçek anlamda rahatsız olmakta, burada yaygara koparan çakma feministlere yarın zilyoner bir adam evlenme teklif etsin, %90'ı ruhunu satacaktır, yani onlar kadın olduğu için demiyorum, erkek de olsa götünü bile satar ancak kadınlar, çok eziliyoruz, kadın olmak çok zor, erkek egemen toplum gibi zırvaladığı için kadından bahsediyorum bu örnekte) pek konsantrasyonum yerinde değil o yüzden akıcı ve güzel yazamıyor olabilirim umarım demek istediğimi anlatabilirim.

bir de ülkemizde kadın olmak çok zor:(( diyen kitlenin profiline bakalım. aslında günümüzde sadece doğuda ve aşırı muhafazakar ailelerde uygulanan, başını kapatma baskısı, zorla evlendirilme baskısı, cinsel taciz vs.(kaldı ki sanılanın aksine kadın tacizci sayısı hiç de az değildir, bizzat başıma gelen örnekler var lakin buranın konusu değiller) hadiseleri örnek olarak veriliyor. yahu tamam zaten kimse bunların normal ve kabul edilebilir şeyler olduğunu söylemiyor, yani biz iki şehirli kadın ve erkek olarak doğuda yaşanan zorla çocuk yaşta evlendirilme vakasını televizyondan izliyoruz. sonra yanımdaki kadın "türkiye'de kadın olmak çok zor:((" diyor ve yaygarayı koparıyor. yani tabii ki bu konulara duyarlı olacaksın ve mücadele edeceksin ancak ne diye toplumun bazı kesimlerinde yaşanan olaylardan, toplumun başka kesimindeki insanları(erkekleri) sorumlu tutuyorsun. yani izlediğimiz o olayda, ikimiz de aynı şeyleri hissetmeliyiz. yani orada "türkiye'de kadın olmak çok zor:((" yerine "türkiye'de insan olmak çok zor:((" demen gerekirdi. bunun dışında baskıcı, muhafazakar ailelerin küçük kızların başını kapatma hadisesi vs.(bugün bir imam hatip lisesi'ne gidin kızların çoğu hallerinden memnundur, deyin ki elimde sihirli değnek var size başınızı açma özgürlüğünüzü veriyorum deseniz %70 i başınız açmaz, yani illa başları kapalı diye feministçilik oynamak adına onların savunuculuğunu yapmana gerek yok, o öyle bir aileden gelmiş ve durumu içselleştirmiş hatta ilerde kendi çocuğunun da başını kapatacak, sen ise farklı bir aileden gelmişsin ileride kızının başını asla kapatmayacaksın) bir kere kadınların bu olayları yanlış yorumlandırması, bu sorunların kökünü yanlış yerlerde aramasından dolayı, bugün istanbul denen şehirde bir mekana, iki erkek gitmek istediğinizde, kapıdan alınmayabilirsiniz, haksız yere tacizci damgası yiyebilirsiniz(yanlış anlaşılmayı geçtim, yüz vermediğiniz, teklifini reddettiğiniz bir kadın bu "bu adam beni taciz ettieeğğ!" dese herkes o kadına inanır, herkes size saldırır, siz de bir sapık olarak hayatınıza devam edersiniz. acaba herkes neden bu duruma inanır? mesela aynı olay norveç'te başınıza gelseydi, insanlar o kadına direk inanır mıydı? ya da ülkemizde bir erkek, bir kadın tarafından taciz edildiğini söylese kim inanır? arkadaşları dahi inanmaz. ancak finlandiya'da bu kadına dava açıp kazanabilirsiniz ve kimse de bunu anormal karşılamaz.

ancak burada bile gelip "kadınlar neyin mücadelesini veriyor?" diye bir soru sorarsanız(bence gayet normal bir soru)
"anlatsak bile anlamazsın liseli!!11" şeklinde saldırılara maruz kalabiliyorsunuz. her neyse, eğer ülkemizdeki kadınlar hallerinden memnun değillerse önce aşağılık komplekslerinde kurtulmayı öğrenmeliler. o zaman hayatlarından daha memnun hale geleceklerdir.

bornova'da çok pahalı spor salonu zaten yok. genellikle 60- 100 tl arası. mustafa kemal caddesi üzerinde hükümet konağına yakın bi yerde var bi tane. oraya iyi dediler ama gitmedim henüz.

GYM Bornova'yı öneririm. Overdose'un dediği yer orası oluyor. Daha önce gittim, gayet memnundum. Ücret yanlış hatırlamıyorsam 3 ay kaydolursan aylık 90tl olmalı, etraftaki diğer gym'ler çok daha ucuz ama çok çok kötü.

www.gymbornova.com

happy life var barlar sokağının orda biralemin karşısı 3 aylık 180 öğrenciye.
aylık 80 lira

ege üniversitesinin spor salonu var, dışarıdan gelenleri de alıyorlar.

Kimse seni isteğin dışında ameliyat edemez öncelikle bunu bil. Sonrasında ise devamlı testler vs. eşliğinde şansın varsa çürüğe kadar gidebilirsin. Fakat dengesiz bir komutana denk gelirsen çok çektirebilir.

bel fıtığına çürük raporu verilmez ameliyat olduğun takdirde 3 ay hava değişimi alırsın.

ancak ameliyat olmadan önce en az 1-2 ay revire gidip gelmen, askeri tabipler tarafından ameliyatına karar verilmesi gerekir. aynı zamanda spor yapamaz raporu alırsın. 15 ay yapacaksan 3 ay hava değişimi cillop gibi. kısa dönemsen sakın askeriyede ameliyat olma. gerek yok.

Motor defisit olmadıkça bel fıtığına ameliyat önerilmez çünkü ameliyat o kadar etkili, kalıcı bir çözüm değil. Senin rızan olmadığı sürece ameliyat yapamazlar.

Cevaplar icin tesekkurler,su noktayi anlamak istiyorum, ben ameliyat olmaz isem agrili zamanlarimda dinlenmeme izin verirler mi? Yoksa doktor ameliyat etmedi diye ustume mi gelinir? Cok yazi okudum ve ameliyatsiz agrinin azalmasi durumlarinda ameliyat kesinlikle onerilmiyor. Bu asamada da istirahat onem kazaniyor ayaga kalkabilmek icin. Spor istirahati vermemeleri gibi bir durum yasar miyim bu kosullarda?

raporsuz komutana kalmış mevzu. eğer seni muayne eden doktor istirahat raporu verirse(1 günle 20 gün arası verilir) o süreyi koğuşta yatarak geçirirsin. istirahat raporun yok ise ölsen bile kimsenin umrunda olmaz.. askerde herşey belgeye bakar lafla peynir gemisi yürümez. yani ne yapıp edip raporu koparman lazım.

kanka rahat ol, sen benim verdigim gazla git su askerlige aradan cikar:))

şu an askerde olan biri olarak söyleyeyim, rahatsızlığının derecesine göre bir görev verirler koğuşçu, kantin vs. nöbetten düşersin. ben de herşeyin belgeye baktığını lafla olmayacağını düşünmüştüm ama götüm başım ağrıyor deyip muhafızlıktan (bkz: 8 saat nöbet) kurtulan çok oldu.

ameliyat için zorlayamazlar.

Askere gitmeden muayene esnasında belgelerini gösterirsen daha gitmeden bile çürüğe çıkabilirsin. Olur da askere bir şekilde gidersen orada bunu muhakkak belirt. Muhtemelen seni GATA'ya kadar sevk edecekler ve yaklaşık 15-20 gün içerisinde çürük raporu alacaksın. Bel fıtığından 18 günde rapor alıp evine dönen devrem vardı.

aslında çürüğe çıkmaktan çok askerde rahatsızlığımın daha da ilerlememesini istiyorum araştırmam o yüzden. ama bu bel fıtığından evine gönderilen arkadaşınızın durumu ne kadar ciddiydi? yürüme bozukluğu gözle farkedilir derecede miydi?

efendim geçmiş olsun. ben bir askeri doktorum, kıtada görev yapıyorum. haliyle sorunuza sağlıklı cevap verebilirim diye düşünüyorum. birincisi isteğiniz dışında ameliyat olmanız söz konusu değil. ameliyat önerilir, kabul etmediğinizi söylerseniz de medikal tedavi ve spor/ağır eğitim muafiyeti verilir. bir ihtimal ama küçük bir ihtima de hava değişimi verilir. sağlığı ile ilgili belge getiren askerlerin belgelerini şahsen ben dikkate alıyorum. gideceğiniz yerdeki askeri hekim de dikatte alır bence (tabi o ben de olabilirim:p) geçmiş olsun efendim, başka sorunuz olursa yardım edebilirim yine.

Böyle bir sıkıntısı olabilecek arkadaşlar için yazıyorum.

Askere gittim geldim. Belimdeki rahatsızlıktan dolayı hiç spor yapmadım. Acemilikte komutanlar zorlamaya korkuyorlardı kısa dönemleri. Usta birliğimde ise devlet hastanesine gidip spor yapamaz raporu aldım. Sağlık konusunda askerin çok üstüne düşüyorlar, kesinlikle bir sıkıntı çıkmadı.

Askerliğimin son dönemi kış aylarına denk geldi. Nöbet sırasında soğuktan belim çok etkilendi ve özellikle sabahları bacağımı çeke çeke yürümeye başladım. Tekrardan devlet hastanesine gönderdiler, oradan fizik tedavi görmek için hastaneye yattım. 12 gün devlet hastanesinde yattıktan sonra kalan askerlik sürem için (20 gün) doktor bana rapor yazdı ve hava değişimi ile evime döndüm. Kısacası belimden yaşadğım problem hava şartları ile ilgili oldu, bunun dışında herhangi zorlayıcı bir hareket yapmak zorunda kalmadım.

Yine de bir sorusu olacak arkadaş olursa, buradan ya da ekşi sözlükten mesaj atarak bana ulaşabilir.

Pardon yanlış yazdım, devlet hastanesinden spor istirahati aldım. Spor yapamaz raporunu askeri hastaneler veriyor. Devlet hastanesi sadece spor istirahati verebiliyor.

Merhaba benimde senin gibi 3 fitigim var hava degisimi nasil alabilirim ve askerlikten sayılır mı?

selam, askerlik konusunda cevap verilmis.
disk patlamissa nasil acil ameliyata alinmiyorsun onu anlamis degilim.
26 yasindaki adama bundan sonra kendini yasli biri olarak gor falan denmez.

en az 3 alaninda uzman operator doktordan oneri al derim. agri ile yasanmaz.

gaspari nutrition + scitec nutrition isoBest bunlar olabilir + onları kasa çevirecende bi kötü görünmez mi spor salonunda adamlar senin gibi yapıyo ve baya bi kötü gözüküyo sarkık göğüsler vs. :) + kas için Biomax - Pro Amino Liquid

Önermem.

Yağlar kasa çevrilmez. Öyle bir şey yok. Kardio antremanları ile (koşu, bisiklet, kürek) yağ yakarsın. Yüklenme egzersizleri(dambıllar bilmem neler) ile kas geliştirirsin. Bunlar ayrı dokular, ayrı hücre tipleri.

Yağ yakmak, kilo vermek istiyorsan ya kalori kısıtlayacaksın, ya spor yapacaksın. En güzeli ikisi birden tabii. Spor yapmak istemiyorsan veya zamanın vs. yoksa kalori sayacaksın. Yaşın ve kilona göre olan bazal metabolizma hızından 200 kadar düşük kalori alacaksın günde. Daha pratik olarak söyliyeyim: Karbonhidrat kısacaksın. Ekmek ve unlu mamül olabildiğince yok.

Protein tozları kas geliştirmek isteyen kişiler günlük protein ihtiyacını karşılayabilsin diye kullanılır. Bu durumda bile spoara başlayan kişinin kilo fazlası varsa ilk 1 ay protein tozu önerilmez.

Özet: Protein tozu ile düzenli spor salonuna gidip kas geliştirmeyeceksen işin yok.

mantık kafadan yanlış zaten. çok kilo aldım bunları kasa çevirmem gerek diye birşey yok. yağ kasa çevrilmez. kilo aldıysa önce kiloları vermesi gerekecektir ki bu kilosuna göre en az 3-4 ay, ardından ağırlık antrenmanlarına başlayacaktır. bunlar da başlarda çok ağır olmayacağı için yine protein tozu falan gerekmeyecek. ağırlık çalışmasında ilk 6 ay protein tozuna gerek yok. bu durumda yaklaşık 1 yıl boyunca protein tozuna falan ihtiyacı yok. ama biliyorum ki o arkadaş proteini önce yumurta, et vs gibi gıdalardan almak yerine gidip fahiş fiyatla ithal ürün alıp kullanacaktır. aferin.

hocam ben de senin gibiyim kalori hesaplaması yaparak kilomu korumaya çalışıyorum.

sabahları bir kase nesfit: 200-300 kalori civarı
öğlenleri akdeniz salata: 200 kalori falan bu da.

akşamları da kafama göre takılıyorum çünkü zaten gün içinde 400-500 kalori almış oluyorum. ama kafama göre takılıyorum derken hayvan gibi asılmıyorum da. ton balığı veya tavuk yiyorum yanına pilav veya makarna (öğrenciyim). pilav veya makarnayı da çok fazla kaçırmamaya çalışıyorum. yaptığın iş çok efor sarfettirmeyi gerektirmiyorsa günde yaktığın kalori 2000 kalori civarında oluyor. ona göre kendin de hesaplayabilirsin yediğini içtiğini.

yalnız şunu söyleyeyim: kolanın bir bardağı 90 kalori. 1 küp şeker 20 kalori. bir dilim ekmek 70 kalori. bunlara dikkat etmek lazım. yesen de hesaplayıp yiyeceksin.

bu şekilde devam edersen kilo verebilirsin ancak spora da gidersen süper olur. protein tozu olaylarını oradaki abiler daha iyi bilir bence. ihtiyacın varsa kullanırsın orasını bilemiyorum.

Protein de vucutta yag olarak depolanir. Yagi da kasa cevirmek diye bir sey yoktur yau. Efsane bunlar. Kas kastan cogalir, yag azalirsa kaslar gorunur. Rejim.

var. genleri öyle. yunanların da burunları kalkıktır. senin de kulak kepçen yabışık.

diyeceksin genleri niye öyle. herhalde iklim koşullarından filan. onlar laz biliyorsun, kafkasya taraflarından gelme.

trabzon tek bir şehir yalnız dikkatini çekerim, büyük burunlular trabzonlu değil laz olanlar, ve yahudiler :)

Genetik. İngilizlerin ve Korelilerin diş yapılarının genelde bozuk olması gibi, Orta-Doğu kökenli insanlarda FMF hastalığının sık görülmesi gibi...

babalar ahkam kesmiş ama lazlarla karadenizliliği karıştırmış sadece lazlarda da yok o burunlardan artı,bölgesel bişey iklimsel bişey

@ceymısın: oradaki gen havuzu izole değil. zaten buna ihtimal yok. herkesin dedesinin babası şusu busu laz olabilir. birlikte yaşayan ırklar zamanla homojenleşirler istedikleri kadar kız alıp vermeye karşı çıksınlar.

@cro yani sen diosunki bu burun kesin lazlardan,lazlardan başka bi adamda olamaz yani senelerden beri artvin rize etrafında yaşayan laz olmıyan ama aynı iklimi solumuş ya da aynı iklim şartlarında başka bölgelerde yaşamış adamlarda böle bi genetik görünemez diyosun sadece lazlarda! cçzxmcçömzçmxçz

birincisi öyle birşey demedim. ikincisi o bölgede laz karakteristiğini taşıyan genlerin frekansı belli olmaz, şu türk'tür şu laz'dır diye keskin bir ayrım yapamayız dedim.

örnek vereyim: ege kızlarında (ki bunlara türk deniyor) yunan karakteristiği görülebilir, görülüyor da.

lakin lazların durumu farklı. lazlar o bölgeye çok sonradan gelmiş bir toplum, yani yerli değiller. dolayısıyla farklı bölgenin karakteristiğini taşıyabilirler. karadenizlilerin burunlarının şekli oranın ikliminden kaynaklı değil, lazlarla olan gen alışverişi kaynaklı olabilir diyorum. oranın ikliminden kaynaklı olamaz demedim ama. ben senin gibi ahkam kesmiyorum.

iklim kaynaklı olması için uzuun zamanlar geçmeli. trabzonda burun kıyılarda içe dogru görece daha büyüktür. batı-içerde ekseriyetle çepniler vardır, çepnilerin burnu accık buyuk olsa da o ilk akla gelen ustten kemerli burun değildir. genelde de gayetle muntazamdır.

yerli diiller? arkadaş burdan bas git gürcistana kadar ordan dön ermenistan azerbaycan alayında aynı burun ulan,şimdi bu olayı lazlara indirgeyen sen ahkam kesmiyorsun ben kesiyorum öle mi,yani bilimsel araştırmalara göre bu koca burun geni lazlardan çıkma diyosun hep bu lazlar yüzünden bu çirkin burun diyosun,her yerden lazlara bağlıosun ama ahkam kesmiosun,başarılı lan harbi

hatta o iklimde yaşayan herkesin gen haritasını çıkardın ve baktınki lazlara bu gen bi yerden karışmamış direk lazlar üretmiş bu ürünü sora bu haritayı takip ettin ve karadenize bu burunları lazlar getirmiş sonucuna vardın vay arkadaş helal olsun ulan helal helal

pseudo-bilimsel bir açıklama olarak şu da var: karadeniz malumunuz çeşitli sülfür bileşiklerinden nasibini almış bir deniz. bir açıklama çabası da, bu sülfürün, kükürtün sürekli nefes yollarına çekilmesi halinde böylesi defektlere yol açabildiği...

aksam 9da gidiyorum ben,pazartesi,carsamba,cuma,pazar olarak 4 gun yapıyorum

ben basketbol oyunuyorum çarşamba ve cumartesileri dışında 13.00 ve 16.00 arası antremanlarım oluyo.tabi bu benim değilde takım tercihi.

19:00 veya 20:00.

18:00'da salonda oluyorum ve 19:00'dan önce çıkımıyorum. gün aşırı gidiyorum.

2 günde bir gitmeye çalışıyorum. ama bazen çok yorgun hissediyorsam/daha güzel veya önemli bir aktivite ortaya çıkarsa ekiyorum.

genelde 6-7 arası +- 30 dakika. bazen iş sonrası çok aç oluyorum, direk yemek yiyorum; o zaman da 9-10 arası gidiyorum.

akşama sarkıtmıyorum sabah ve öğle saatleri gidiyorum zaten sporda bi kaç saat sürüyor ve hergün :/

ptesi-çarşamba-cuma

akşam 6 gibi başlıyorum ama bir de sabah işe/okula gitmeden sporunu yapıp duşunu alan bir grup var ki kendilerini kıskançlıkla izliyorum çünkü yarım saat fazla uyku için ruhumu satabilirim.

95kilo üstüne kilo ver, 70kilo civarlarında da kilo al..

edit: 3)e

1) 70
2) 90
3) e

al veri bilmem 77-80 kilo olması lazım işte.

Olması gereken normal kilon (spor yapmıyorsan) 69-73 kilo civarı. Spor yapıp kas kütleni arttırırsan 80'e kadar normal.

Her halükarda 80'i geçmemen gerek. Zira 80 kilo olduğunda vücut kütle indeksin yaklaşık 25 oluyor ki bu da normalin üst sınırı.

@therapy: yaş kaç?

askerlik ?

1.80 olan bir kişi 75 altı bariz şekilde cılız olur.

65 - 100

türlerin kökeni
kör saatci
yaşamın tüm çeşitliliği

kitaplarini okursan dostum fikirlerin az cok cesitlenir ve oturur.

. Evrim insan maymundan gelir değil, "tüm türler ortak kökenden geliyor" diyor. Ki Human Genom Project neticesinde bunla ilgili büyük somut veriler de elde edildi. (en alakasız canlı ile bile -sallıyorum sinek mesela- genlerimizin yüzde 60-80'i aynı).

. Bilim "İnsan üstün bir varlıktır diye bir düşünce yersizdir." demez. Böyle bir çıkarım bilimsel değil. Kaldı ki beyindeki neo-korteks işlevleri sebebiyle bilimsel metodla tam ters sonuca varılabilir ama yine böyle ifade edemezsiniz, böyle ifade den bilim yapmıyordur.

. Ana sorunuz "neden maymun/orangutanlar evrimleşmiyorken insan evrimleşti?" ise bu soru bilimsel bir sorudur ve net cevabı yok, hipotezler-teoriler var. Sorunuz "Biz ekosistemin parçasıyız ve onlardan üstünlüğümüz yok denmesi yanlış değil mi?" ise zaten bu bilimsel bir çıkarım değildir.

@ there
.ben insan maymundan gelir demedim soruyu yanlış okumuşsun. insan ve maymun ortak atadan gelir dedim.

.bilim böyle demiyorsa evrimi savunan kişiler neden böyle diyor?

.evrimi savunan kişilerin söylemine anti tez yaptım

@seçil sen bana nasıl sorusunun cevabını vermişsin. ben ise neden sorusunun cevabını istiyorum

tam olarak sorduğun şeyi açıklamak üzere hazırlanmış bir khanacademy videosu izlediğimi hatırlıyorum bir kaç ay önce. ama nereye baktıysam bulamadım ):

gece yatmadan abur cubur ye. Cips, kola, çikolata vs..

prakten şurup;
forum.donanimhaber.com

oha ya ne şanslısın.. gece mümkün olduğunca geç saatte tam ekmek arası döner veya bolca soslu ve yağlı makarna ye. evde sağda solda snickers, brownie intense fln bulundur. pastanelerden açma poaça fln da al onlar da iyi kilo yapar. hele ki gece yersen.

@locco hiç şans falan değil ya :) vücut çalışacam, kilo alamıyorum, yok böyle bir şey :)

kaşık kaşık tahin pekmez sayesinde bir ayda 4 kilo aldım. önceden hayvan gibi yemek yerdim ama hiçbir faydası olmamıştı.

gnc'nin kilo aldırıcı tozları var, sütle karıştırıyorsun bir bardağı 2000 kaloriden fazla onlardan tavsiye ederim.
Yanılmıyorsam şu ürün:
www.gnc.com.tr

ilginçtir ki kimse yazmamış: niye kahvaltı etmiyorsun işe kahvaltı etmekle başlayabilirsin bence.

Burada abur cubur ye diyenlere bakma sen , protein ağırlıklı beslen ve spor yapmaya çalış.Yok ben abur cubur yiyeceğim dersen de , yağları depolarsın göbek bölgene , vücudun geri kalanı zayıf göbek çıkmış çok güzel görüntü elde edebilirsin , arkadaşların tavsiyeleri ile.Ama kas olarak alabilirsen hem uzun vadede düzgün görüntü elde edersin hem de o kaslar , yağlar kadar kolay alınıp verilemez.

birazdan çıkıp prakten şurup almaya karar verdim.

abi ne kadar meraklısınız hap, şurup ya da katkı maddesi almaya anlamadım gitti? önce sağlıklı beslenmeyi denesen? kahvaltı olmazsa olmaz bir öğün ne yap ne et alıştır kendini

@lazpalle

haklısın ama şartlar uygun olmayınca yapamıyor insan. öyle düzenli bir ev hayatım yok, evde yemek yapanım yok, tek başına hergün kahvaltı yapmak çok sıkıcı geliyor, şurup-hap kullanmak dışında çağre kalmıyor.

De facto +1

yağ olarak alacağın kilolar sana sadece kötü bir görüntü katar. yoksa git burger king'e, mc'e hergün hamburger ye elbet kilo alırsın ama yağdan başka bir şey katmaz sana bu.
vücut çalışacağım demişsin de zaten body yaparken kilo almak daha kolay oluyor. spor salonundaki hoca da sana bu konuda zaten yardımcı olacaktır. hem böylece yağ olarak değil de kas olarak vücudunda yer edinir bu kilolar ve daha şık durur.
bunların dışında tahin pekmez tüketmen faydalı olabilir. hap tarzı şeyler kullanımına açıkçası karşıyım.
ayrıca hiçbirşeyyok'un dediği gibi mutlaka kahvaltı öğününü aksatmamalısın.

her gün aynı saatlerde günde 3 öğün düzenli yemen lazım.
spor yapabilirsen yap.
sigara varsa bırak veya azalt..
gerçi ben de senin durumundayım 60ı hiç geçemedim hayatımda.

@disfircasiyimben

valla hocam ben evliyim ve eşimi kaldırmaya kıyamıyorum sabahın beş buçuğunda. kalkar kalkmaz çay suyunu ocağa atıyorum, 10-15 dk tuvaletle seviştikten sonra su kaynamış oluyor, sofrayı hazırlayana kadar da demleniyor. ondan sonra açıyorum sabah haberlerini ya da hoşuma giden bir programı keyifle kahvaltımı yapıyorum.

benim örneğime oha diyenleriniz olur belki ama inan alışkanlık meselesi. çay içmeden evden çıkarsam yolda adam bile öldürebilirim o derece :)

bir de bünye meselesi, 20-25 yaşına kadar hayvanlar gibi yememe rağmen kilo alamıyordum. şimdi -yaş 39- ise hafiften diyet modundayım.

boza iç. bol bol iç hemde.

Tiroid hormonlarınızın seviyesine baktırmanızı öneriyorum.

bence öncelikle gerekli testleri yaptırıp kilo alamama sebebinizi öğrenmeniz lazım. körü körüne yaptığınız her şey, özellikle içtiğiniz ilaçlar vücudunuzun belli kısımlarına zarar verebilir. belki de bir hastalığınız var ve tedavi edilince kilo alabileceksiniz.

eğer testler sonucunda sağlık sorununuz çıkmazsa, kilo almak için diyetisyene gitmeniz en iyisi olur. uygulayacağınız kilo alma rejimi ve belki bir iştah açıcı şurup ile durumunuz düzelebilir.

Mavişehir'de var diye biliyorum, şık, etraf güzel ama kiralar fazlaydı. Gerçi İstanbul'dan geliyorsan normal gelecektir sana.

hormon için tükürük veya kan testi yapılıyor.

her vitamin için farklı testler olabiliyor.
vitamin b12 için schilling testi var mesela.

mineral için saç veya kemik testi yapılabiliyor. kan testi bu durumda yanıltıcı olabiliyor, yediklerin ve içtiklerin etkiliyor çünkü.

tabi doktora veya yapılan yere göre değişen testler de olabilir.

önce doktora gitmek lazım sonuçta, onun karar vermesi gerekiyor.

vitamin:

www.health-science-spirit.com

mineral:

en.wikipedia.org


hormon:

www.drendokrinoloji.com

Merhabalar.

Vücutta depolanan vitaminlerin seviyeleri direk olarak ölçülebiliyor. Fakat depolanmayan vitaminler için bazı enzim aktivitelerine (b1 için transketolaz misal) bakılıyor. Bazı maddeler için idrarda metabolitler de bakılır (folik asit-figlu).

Mineraller için genelde yine kan seviyeleri ölçülüyor (fe gibi).

Hormonlar seviyeleri için yine genel olarak kan alınıyor (t3-t4-tsh-fsh-lh vs).

En güzeli bir dahiliye uzmanına veya polikliniğe gitmek, kan vermektir. Gerisi biyokimya istek kağıdında hekimin yapacağı isteklere bakar. Herhangi bir şikayetiniz var ise ek tetkik için başvurduğunuz hekim sizi yönlendirir.

suan ınsanoglunun hafızasında olan tum batıl inanclar bunun benzeri sekilde cıkmıstır diyerek genel bir sallama yapıyorum.

cok sık karsilasilan bir sey. tek sizde yok.

you will not walk alone..

benzeri şeyler bende de oluyor.

Okumadıysan Adam Fawer'ın "Olasılıksız" adında bir kitabı var, onu oku. Senin düşündüklerine benzer şeyler var.

peki dusundugun seyler oluyor mu?

Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu. Eskiden sırf bende var sanırdım. Sanırım doğamızda DNA'larımızda falan yazıyor bu tür takıntılar, hepimizde var.

oha bu bende de var dedim okuyunca geçmişşler olsun bize

ocd for beginners. kulübe hoşgeldin.

Bende de var.kafamin icinde yenmeye calisiyorum.

çocukken vardı sanki böyle düşüncelerim ama 10 yıldır falan aklıma böyle şeyler gelmemişti. garipmiş, yetişkin aklıyla düşününce.

Birebir aynısı var :) Çocukken çok fazla yapardım bunu, özellikle araba olayı hemen hemen aynen var.

Fakat bu tam olarak obsesif-kompulsif bozukluk değil. Obsesif kompulsif bozukluk çok daha başka bir şeydir. Mesela "Buzdolabını açık mı bıraktım?" obsesyonu vardır kafanızda ve -buraya dikkat- kapalı olduğunu bildiğiniz halde gidip defalarca kontrol edersiniz ve davranışınız katıksız saçma olduğunu bilirsiniz. Fakat bu davranışı yapmazsanız rahat edemezsinik ki bu rahat edememek kavramı sanılandan çok ürkütücü. Birisine OKB denmesi için, o kişinin günlük yaşam kalitesinin bozulmaya başlaması gerekmektedir.

Sizin verdiğiniz örnekte kompulsiyon yok. Bu sadece "takıntı"dır. Yaygındır. Rahat olunuz.

cevabı vizontele'de verilmişti; "eğer sen bir şehri seviyorsan orası dünyanın en güzel şehridir. eğer sen bir şehri sevmiyorsan orası dünyanın en güzel şehri değildir".

sevdiklerimle birlikte olduktan sonra her yer güzel gelir sanırım bana..

bir başına olacaksam da sanki kopenhag-oslo-stockholm üçlüsünden birinde mutlu olabilirmişim gibi geliyor.

benim için değil ama, genel olarak sokakta gördüğüm tüm insanlarının gülümsediği keyifli keyifli dolaştığı bir yer, montelimar

pariste mutlu olurdum gibime geliyor.

Benim için kesinlikle İsviçre-Montreux. Hem göl kenarında, eşsiz güzellikte bir yer, hem de çok huzurlu bir şehir. Ayrıca Freddie Mercury'nin de en sevdiği yer, daha ne olsun?! İsviçre çok pahalı bir yer ama eğer orada yaşama şansım olsaydı gelirim de ona göre olurdu herhalde; o yüzden dert olmazdı muhtemelen.

Karlsruhe'de yasiyorum su anda. en mutlu sehri olmaz burasi.
elimdekileri yazacam ben:
berlin: her sey var. parasiz da olsan mutlu olursun, zengin de olsan. kulturler zevkler, ic ice girmis durumda.
bhutan: yazmissin, takdir ettim. elektrik yok, yol yok. tv yok. (tabi ki olan yerleri var ama ozellikle cogalmasini istemiyorlar). yasayacaksin abi. pirincini yetistireceksin. sabah olacak uyanacaksin, aksam hava kararacak yatacaksin. derdin yok.
roma: turklere benziyorlar, karisiklar. roma da karisik. beni cezbeden sey ise, tarih pas olmus akiyor duvarlardan. ha bir de espresso 50 cent.

bunlar guzel yerler. kendi istegime gelince, istanbul. ben bu sehri yasadim hocam. gurpinarindan kucukkoyune, bagdatindan istikaline, sultancifliginden pendikine, her yerini gordum, yedim ictim, her boku yaptim. mutluyum ben o sehirde. cok mutlu.

gercek cevap ise: maridonun dedigi repliktir.

3 aydır nantes'tayım ama kesmedi. çok param olduğunda istanbul bana dünyanın en güzel şehriymiş gibi geliyor. evet çok klişeyim, saygılar

İzmir-Lyon-Roma.

İzmir yuvam.
Lyon çok güzel şehir.
Roma tarihi yapılardan etkilenmeyen bendenize bile oha dedirtti.

3'ününde ortak noktası: Yemekler muazzam.

rec

(bkz: paranomal activity 3) 1 ve 2'den gülerek çıkan ben, gece uyuyamadım. sağlam olmuş bu sefer.

high tension
Martyrs : bu özellikle rahatsız edici bir film.

rec +1

ben ringu'da baya tırsmıştım; www.imdb.com hollywood versiyonundan daha iyidir..

Descent. Kesinlikle tavsiye.

adam troll. neyin misillemesi? görmezden gel geç.

hiç bulaşma.

birisi bu durumu sorar ise de. benim haberim yok de. zamanla soğur olay.

p.s: dallama herife bak ya!

bu kadar ufak adamla mı uğraşacaksın? bırak allah aşkına.

boşver kafana takma hıyarı herifi. sen yine sınıfındaki çocuklarla konuş hobi olarak bırakma yani.

eğer buna karşılık birilerine bu olayın olmadığını söylersen bu kez "vaaay yediremedi ve inkar ediyo" diyecek. çok yavşak bu adam. görmezden gel.

istanbul beyefendisi +1

alıntı
"aramızda bir kaç kez daha ayaküstü kantinde, asansörde filan konuşma oldu ama ben yüz vermedim."

yüz vermeyeceğin adamla konuşma başlatmayacaksın. burası türkiye :)

Unutulur gider. Salla. Konuşmasaydın dahi "kız beni kesiyo devamlı ehehe" diye sallayabilirdi. Sinir olmanı anlıyorum, haklısın da zira ama gerçekten de bu kadar önemsenecek bir şey değil bu. Her şeyi kontrol edemiyoruz.

bir daha başkalarınla konusmama gibi bir alıskanlık yapmasın bu görüşün. bi çok istediğinle istediğin zaman konusabilirisin. saçma bi olay olmuş. sevmiyorsan git döv bence.

sen rezil olmus filan diilsin, durup dururken ortama "bu kiz bana asildi olm" diye giren adama ben "he he" derim ama icimden de "ah yaziiik" diye geciririm yani. eminim bu agir liseliyi de kimse sallamiyordur. sen hayatina devam et, hic rahatsiz olmus gibi gorunme. universitede de dedikodu yayilir ama lise ortami gibi diildir, insanlar biraz daha medenidir genelde...yakin zamanda unutulur bosver. misillemeyle filan ugrasma.

son kullanım tarihi geçmediğine göre birşey olmaz.

geçmiş olsun.

bişi olmaz. geçince bile bir süre kullanılabiir.

kalitesiz ortamda bulunduysa atınız.
ama kuru ve serin bi loş yerde muhaffaza ettiyseniz 2 ay daha gideri var ucuz antibiyotikse atınız kapsüllü ise atmayı aklınızdan geçiriniz genede

kullanma tarihi geçince ilaç bozulmuyor, etkisi, faydası azalıyor öyle ilaçlar var ki biraz da muhafaza ettiğiniz yer ile alakalı 6 ayda geçse kullanılır.

yalnız hatırlatmadan geçemiycem kafanıza göre ,keyfi antibiyotik almayın almayın.

Son kullanma tarihi geçmediyse kullanınız.

Son kullanma tarihi geçtiyse ASLA kullanmayınız. Özellikle tetrasiklin türevi antibiyotiklerin son kullanma tarihi geçtikten sonra ek yan etkileri ortaya çıkmaya başlıyor. "Geçince bile bir süre kullanılabilir" lafı tehlikelidir.

kaybettiğimiz bi tanıdığımız var illet ! tedavisiz gibi :(

edit: harf

tedavisi var mı peki?

semptomatik tedavisi olan bir hastalık şu anda bir şekilde beraber yaşamaya çalışıyor insanlar..şeker hastalığı gibi..ama çok ağır seyredenler var yada aniden yakalananlar var..geçmiş olsun..

yaklaşık 4 ay önce oldukça yüklü bir veri derlemesi yaptım bu hastalıkla ilgili yüzlerce hastayla görüştüm belki yardımcı olabilirim..en azından bilgi olarak saygılar..

sanırım jesterdvine idi. sözlükte yazıları da var.

eşim MS. sorunuz varsa mesaj atabilirsiniz.

Bir, ben 5 yıldır MS'im.
İki, annem 17 yıldır MS.
Üç, kimseyi MS'ten dolayı kaybetmezsiniz.
Dört, her türlü sorunuzu cevaplayabilirim.

babamın bir arkadaşı 45 yaşında öldü ama ms'ten mi bilmiyorum yıllardır ms hastasıydı. çocuk yapmasında bir sakınca gösterilemse de o ona da geçer diye çocuk yapmamıştı. bir de bir yazar vardı, ms tanısı konulmuştu ona ama aslında ms değildi, kene ısırığıydı, kendi buluyordu çalışmaları sayesinde bunu. adını bulayım yazarın editleyeceğim.

www.eksisozluk.com

MS olan arkadasım yeni evli 24 yasında bir kız, dogum yapmasının riskli olacağını söylemisler ayrıca ellerinde yogun titremeler başlamış.Bu hastalıgın normal gidişatı bu mu titremeler olması normal mi?
Hepinize duyarlılığınız için çok teşekkür ederim.

genelde atak lar ve titremeler şeklinde geçiyor..nöbetler yaşıyorlar..ama tabi her kişide farklı etkiler mümkün..
kişinin çocuk sahibi olması tahlike çünkü genetik olarak yatkınlık araştırmalarda saptandı çocuk için büyük risk..mr çektirmişmi tanıdığınız..kesin olarak mı ms demişler....kesin???

Evet maalesef kesin.

sonradan hastalığı atlatabilmiş çok insan var..öenmli olan moral ve nörolog la beraber iyi bir tedavi..siz yeterki motiasyonunu düşürmeyin..umudunuzu kesmeyin

MS'in tedavisiz olduğu doğrudur ama direkt olarak kimseyi öldürmez. Motor ve duyusal sinir yollarında lezyonlara sebebiyet verir. Bunların neticesinde seneler içinde işlev kayıpları gelişir.

Çoğunlukla ataklar halinde seyreder. Tedavi genelde atakları iyileştirmek ve hastanın daha az işlev kaybı ile seneleri geçirmesini sağlamak amacıyla verilir.

Moralin ve duygu-durumunun -tam açıklanamasa da- atak sıklığı ile büyük bir alakası vardır. Gerçekten de depresyon ve anksiyeteden uzak durarak çok uzun yıllar sağlıklı yaşamak mümkündür.

Ayrıca önümüzdeki senelerde küratif tedavisinin de bulunma şansı yüksek olan hastalıklardan biridir.

@ufolursun: bir de şuna bakın www.eksisozluk.com

MS'te hamilelik süresince atak riski azalıyor ama doğumdan sonra biraz artış oluyor diye biliyorum. Bu da doğum sonrasında bebeğe ve yeni düzene alışma sürecindeki zorluktan ve yorgunluktan kaynaklanıyor olabilir. ama MS kesinlikle bebek sahibi olmaya engel değil. doğum sonrasında annenin iyi bakılması,mümkün olduğunca az yorulması, doğum sonrası depresyona girerse diye psikolojik destek alması ile risk azaltılabilir belki. doktor değilim, sadece şahsi fikrim bu yönde. ama MS hakkında bilinen gerçeklerden biri, hastalığın kişiden kişiye değiştiği.
ellerinde titreme başlamış arkadaşınızın, öncelikle geçmiş olsun. doktor kontrolündedir zaten, kortizon tedavisiyle bir süre sonra düzelir büyük ihtimalle. gönlünüzü ferah tutun.

multipleskleroz.blogspot.com

www.yorumla.net

bir tanıdığım bu yöntemle tedavi oldu. kısa bir süre sonra ms tekrarladı. tekrar tedavi uygulandı ve o günden beri ms atağı olmadı. hatta kendisi artık bir anne.

bu arada sanırım herkeste olumlu sonuç vermeyebiliyor.

1. basit bişey
2. lokal
3. bacağında olduğu için araba kullanman ağrılı olabilir.
4. pis bişey çıkma ihtimali düşük. (anlattıklarından hareketle).
5. göt korkusu yaşama

compadrito ya katılıyorum..

muhtemelen ayak-diz bölgesi küçük bir yaralanma falan olabilir. kesik sıyrık, tırnak enfeksiyonu

çok çok büyük ihtimalle ciddi bişi çıkmaz..

Ağrılı lenf bezi şişlikleri olayın enfektif olduğuna işarettir, korkmayın. Eğer ağrısız, sert ve hareketsiz ise kanser açısından korkmanız gerekebilirdi.

İleride özellikle de kadınsanız bir miktar femoral fıtık olma riskiniz arttı, bunun dışında -bu anlattıklarınızdan yola çıkarak- çok endişelenmenize gerek yok.

evet ameliyatı oldum.bölgede oluşan enfeksiyonu tamamen temizlemişler.şuan biyopsi sonucu bekliyorum.lokal yapmadılar bayılttılar.orta parmak uzunlugunda bir yarık açmışlar.bırak araba kullanmayı 1 haftadır yürüyemiyorum :)yardımcı olan herkese teşekkürler.

onları da düşün, çöz diye.

hayatın olmadığını nereden biliyorsun?
allahın yarattığını nereden biliyorsun?
allahın gerçekten olup olmadığını nereden biliyorsun?
bunlar da önemli sorular mesela. bunların üstüne de düşünebilirsiniz belki hep birlikte.

hayat olmadığını nereden biliyoruz?

Kuzeninin sorusuna değil ama daha genel olarak bakış açısına cevap: Ne işe yaradığını bilmemen, o şeyin işlevsiz olduğu anlamına gelmez. Hayattaki her hangi bir şeye uyarlanabilir.

dedikleri gibi yahu.
hayat olmadığını ne biliyorsun?
belki de oradan bir yerlerden biri dünya için orada sıcaklık ortalama derecelerde diyordur ve kendi gezegeninde -200 derecede yaşıyorlardır.

ayrıca allah'a inanmayan biri için de dünya'da olan yaşam belki milyonlarca başka gezegendede olabilir. yani ne biliyorsun ?

belki binlerce yıl önce vardı oralarda hayat güneşi soğuttu belki ilk zamanlar plütonda vardı hayat belki güneş çok sıcaktı diğer gezegenler en sıcak zamanlara denk gelince plüton ile güneşin arasına girip plütonun yaşanıcak sıcaklığa gelmesini sağlardı sonra satürn sonra uranüs şimdi dünya binlerce yıl sonra mars kim bilebilir daha 250 yıl olmadı dünya yuvarlak diyen ilk adamı öldürdükleri ! öldürmeyip ellerinden alsaydı da peygamber diye o akıllı adama mı inansalardı ?

allahın varlığına inanmayan önce aynaya baksın sonrada bilim insanlarına 100 senede anca koşabilen bi asimo yaptı japonlar insanı yapabiliyorlar mı aha işte en taklitçi haliyle yap bi insan sperm orda yumurta orda başka bi yerde döllendir ver besini yapabiliomusun yok ! beyin ölümü gerçekleşmiş bir insanı bile bi yakını izin vermeden öldüremiyorsun gitmiş ruh yok içinde koy içine ruh robot gibi yaşat nerdeeeeeee sınamayın kendinizi


Allah'a ortak koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne biz ortak koşardık, ne de atalarımız ortak koşardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan önce yalanlayanlar da böyle söylemişlerdi de sonunda azabımızı tatmışlardı. De ki: "Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz."

3.sınıf çocuğuna cevap veriyoruz arkadaşlar.yok demek var demekden daha kolay olduğu için yok dedim.Şu an içinde bildiğimiz kadarıyla yok zaten.

biraz kafa patlatıp gizemini çözelim diye olabilir.)

çocukta ışık gördüm, 4-5 seneye kalmaz alayına giden bir ateist kardeşimiz olacak inşallah.

şimdi senin 1 milyon liran olsa torosa mı binersin audiye mi? şimdi anadolunun bir şehrine bir bak bir de istanbula, ya da newyork a, şimdi bi istanbuldaki ikiz kulelere bak bir de dubaideki burj lara, bunlar hep gücün ihtişamın göstergesidir, allah en güçlü en yüce olduğuna göre o yarattı mı en görkemlisini yaratır.

hayatına bi renk bi çeşitlilik gelsin diye...

evrendeki enerjiyi dengeleyebilmek icin...vb vb.

işte bu çocuk aynşantayndır..

oralarda hayat olmak zorunda değil çünkü o gezegenlerin varlığının sebebi güneş sistemini oluşturması
ortada bi sistem var.

misal, koca bir göktaşı var diyelim dünyaya kadar gelmeden gidiyor marsa çarpıyor ya da ne bilim ay'a çarpıyor

yani gezegenler birbirini korur kollar
işte bu yüzden

nasil olecegim ve ne zaman ...

HNDS +1
Ne zaman öleceğimi çok merak ediyorum.

kadınlar sex öncesi neden hep tuvalete gider.

hafızamı nasıl güçlendirebilirim ?;

alkolün hafızaya bi etkisi var mı?

en merak ettiğim şeyin ne olduğu.

onun dışında şunları da baya merak ederim:
- big bang'den önce ne oldu?
- zamanda yolculuk yapılabilir mi?
- başka evrenler ve gerçeklikler var mı?
- geleceğim nasıl olacak?
- öldükten sonra ne olacak? (bu popüler baya zaten)
- uzaylılar (bizim gibi gelişmiş organizma olarak) gerçekten var mı? geldi mi? gelecek mi? nasıl birşey?
- bizim dünyamız gibi başka dünya var mı? (son zamanlarsa buna benzer şeyler bulundu ama kesin değil sanırım)
- bazı paranormal olayların açıklamaları vs..

daha az merak ettiklerim:
- behzat ç'nin soyadı ve dizinin sonu..
- başka bazı dizilerin sonu..
- jurassic park 4 gelecek mi?
- bioshock 3 oyununu oynayıp sonunu görmek..
- komşu kızının sevgilisi var mı..
- uçan arabaya binebilecek miyim?
- dünyanın sonu nasıl olacak?
- çok mu meraklıyım?

tarihte istediğim bi dönemde yaşayabilmek nasıl olurdu?

öldükten sonra nolcaz ? ahiret fln ya bi aldatmacaysa ya dinle kandırıldıysak tarih boyunca ?

2 yıldır görmediğim hatta tartışmalı ayrıldığım kızı 4-5 gün önce evinin oraya gitsem mi diye düşünürken dün profilimdeki bi şeyi beğenip gülücük gönderdiğini düşünürekten

beynimizi mi okuorlar lan diye merak ediyorum

zayıf birisi olsam hayatım nasıl olurdu.

baya boş bi insanmışım.

zamanda yolculuk.

Makarov öldü. E bundan sonraki call of duty nin konusu ne olacak?

evrenin yaratılışı oluşması artık her neyse.

Evren neden var? Nasil var?
Tanri
olum
neden yasiyoruz?
Neden insanlar bu kadar aci yasiyor?

evleneceğim insanın neye benzediği, şu anda ne yapıyor olduğu, göğüslerinin büyüklüğü, saçlarının, teninin rengi gibi şeyler.
umarım cevap veriliyordur, soran tarafından. şaka şaka :)

senelerce okunulan okulların ardından meslek hayatımın nasıl olacağı ..

ölüm.

Varoluş sebebimiz.

merhaba,
ben dünyanın en yüzeysel insanı.
bu hafta çekilecek sayısal lotonun rakamlarını merak ediyordum.

semson +1

messi'den daha iyisi gelir mi? ve kiminle evleneceğim, ölmezsek tabi. ölürsemde ne zaman öleceğim, ölümden sonra ne olacağı vs.

şu cevaplardan sonra ne kadar düz bi insan olduğumun farkına vardım. teşekkürler duyuru insanları.
valla ben ne yapıyorum da insanları kaçırıyorum ya da insanlar ne yapıyor da bu kadar birbirine yakınlar onu çok merak ediyorum. valla.

öldükten sonra öldüğümün farkına nasıl varacak olacağım ve münker & nekir ile ilk buluşmamız..

acaba ne zaman yazilanlara tik atacaksin:) bu da suan merak konum oldu

nane-limon iç.

Sıvı açığını yerine koyman lazım. Seni ne kusturmayacaksa onu iç, ama iç. Tabii kola olabilecek en kötü alternatif :)

Ateş için ateş düşürücü 6 saatte 1 kullanılabilir. Ilık duş alınabilir.

mümkün oldukça çok dinlen, su tüket. evde varsa tylol hot iç, hem uykunu da getirir.

Olaki miden bulanıyorsa, sıcak ya da soğuk su içmen tavsiyedir. Misal sıcak suyu çorbayla da içebilirsin, virütik bir durum gibi görünüyor onun araştırması tahlili öyle elzem bir durum olmadığında pek bakılmaz. O yüzden su içip senin atman lazım, kusuyorsan da kusabilirsin ama bu durum seni çok rahatsız ediyorsa antiemetik ilaç alman gerekiyor bunun için doktorunla görüşebilirsin. Kustuğun için yüzünde sararma, aşırı terleme ve baş dönmesi gibi bir durumla karşılabilirsin bu durumu takiben 15 dakika içinde kaslarında çekilme, kramp bir durum söz konusu olursa acil hastaneye gitmen gerekli olur. Dolan dur şimdi, kusmaktan kaybettiğin elektrolitlerin alımı içinde mide bulantısı ve biraz tok mide ile soda içmeni de tavsiye ederim.
Geçmiş ola yoldaş.

Klasik-akustik-elektro?

Elektro gitar olarak o paraya ancak Cort düşük modelleri önerebilirim.

yamaha c30/40 iyidir. 2. ellerine bakabilirsin.

washburn wm10v vardı bende başlangıç olarak

elektro alacaksan o fiyata alma, veya sıfırı 400 500 lira olan bi gitarı kelepir ikinci el temiz bulursan al. ben o hatayı yaptım boşu boşuna zaman kaybettim.

Akustik diye düşündüydüm ben ama belirtmeyi unutmuşum

adamın tercihine saygı duy bence. eğer ailesini ihmal etmiyorsa, babalığını yapıyorsa üzerine gitme. annen lezbiyen olsa bu kadar alınır mıydın acaba? yoksa erkeklik, delikanlılık duyguların mı devreye giriyor.

biseksüel de olabilir.

sen bu olayı daha önce yazdın mı duyuruya, ben bir iki sene önce bunun aynısını okumuştum burda, kesin hatırlayanlar olacaktır.

ilk duyurunuz çok iyiymiş. sizi etkiliyorsa psikoloğa gidin. burada meteor yağmuruna uğrarsınız.

Çok kötü bir durummuş hakikaten ama ben olsam içime atar söylemezdim. Anne babanız zaten belli bi yaşa gelmiş insanlar, anneniz mensup olduğu nesilden dolayı bunu çok kötü karşılayabilir, canı çok yanabilir, ciddi depresyona kadar bile giidebilir bu. O yüzden ben olsam söylemezdim. Bırakırdım kendi hallerine. Yutması çok zor bir durum elbette ama sağlık tehlikesi oluşturabilecek bir noktaysa hiç kurcalamazdım.

öncelikle şunu rahatlıkla söylemeliyim, bunun için üzülmenize gerek yok. benim yeğenin annesi, yani yengem de yıllar yıllar sonra "ben lezbiyenim" diyerek dayımdan boşandı, şu an bir kadınla birlikte yaşıyor. bu bir "hastalık" değil, bu bir "suç" da değil, muhtemelen bir bastırılmışlık söz konusu. bence lgbt ile irtibata geçerek, hem kendiniz hem de babanız ve ne yapmanız gerektiği hakkında bilgi alabilirsiniz. ancak, her halükarda babanız size "özel" yazışmalarını karıştırdığınız için kızacaktır. dediğim yer ile irtibata geçmeden, kafanıza göre tepki vermeyin. unutmayın ki bilinçsizce verilmiş, duygusal bir tepki karşı tarafı yaralayacaktır. sakin olun.

unut bence :S unutmaya çalış.

abi annem lezbiyen çıksa da alınırdım, nası bi bakış açısı bu?
50 yaşında adamın yuvası yıkılıyo da, bize bi şey olmuyor mu?
biseksüelse de sıkıntı yok mu?
2 hafta önceden beri gelişen olaylar diyorum adam 2 sene önce de yazmıştın diyor. abi manyak mısın afedersin?

kısaca boş yere kasıyosun panpa, raat ol, eşcinsel olduğu için ayıp etmiyor adam. en fazla evli dersin, karısını aldatıyor dersin, onu anlarım. sen bence bu konuyu açmamak üzere kapat, bir daha da kimsenin özeline girme.

babanda bir değişiklik görüyor musun ? huyunda suyunda bir değişme var mı ? ...
bir şekilde konuşmalısın çünkü baban bir hastalık(ilişki yoluyla) kapmış olabilir. bunu annene, kardeşine veya sana bulaştırabilir ...

psikoloğa gitmen karar alman da yardımcı olabilir... tek başına, hızlı kararlar alma lütfen.

burada önemli olan eşcinsel olması değil. insanlara kendi hakkında yalan söylemesi ve aldatması. size karşı özellikle annene karşı dürüst olması gerekir. konuşarak halledebilirsiniz. avrupada insanlar evlerini ayırıyor bu durumda. avrupalı kadınlar da hoş karşılamıyor bu durumu.kimse aldatılıp aptal yerine konmaktan hoşlanmaz. belki de annenle aralarında bir anlaşma vardır. dikkatlice konuşmak gerek.

her şeyden önce laptop adamın kişisel eşyası, onu karıştırdığın ve özeline müdahele ettiğin için kendinden utanmalısın.

bende geyim, ailem ve yakın arkadaşlarım biliyor. gey olmaktan dolayı da günlük yaşamım hiç etkilenmedi bugüne kadar.

1. şık: hiç görmemiş duymamış ve bilmiyormuş gibi davranabilirsin, çok zor değil bu. zamanla unutursun, bi daha bilgisayarına bulaşmazsın.

2. şık: babanla başbaşa kaldığında ufaktan üstü kapalı bi şekilde eşcinsel ilişkilerden konu aç. "geçen gün bi gey arkadaşım şöyle bi olay yaşamıştı, çok komik oldu" diye salla, nabzını ölç. utanıp sıkılırsa konuyu kapat ve bi daha o açmadığı sürece sen de açma. üstüne gitme. konuşmanın bölünmemesi için evde veya etrafında başka birinin olmaması önemli.

3. şık: biseksüelliği araştır, kabullen ve insanların cinsel kimliğine ve kişisel tercihlerine saygı duy.

bu gerçeği bilerek üzerini nası kapatırım? insanım sonuçta ben de, böyle duygular falan var. baba lan o, baba. birlikte maçlara gittiğin, rakı içtiğin adam. ''unut yaa, nolcak'' - ''olur tabi yaa eheh'' demeyi ve başarmayı çok isterdim. ama olmuyor abi, denedim kaç gündür, başka hiçbi şey düşünemiyorum. yazarken titriyorum lan şimdi de.

babam olmasa tercihlerine saygım olur, ama babam olmuşsa tercihini o yönde kullanmıştır arkadaşlar. bunu nası es geçerim, sokaktaki adam değil o. her gün bu eve geliyor, kardeşim olsa bu kadar takar mıydım bilmiyorum ama takma hakkım olmazdı onu biliyorum. annemin günahı ne en başta, söylemezsem de baya suç ortağı oluyorum bi de.

şunu söyleyeyim; babana hediye olarak laptop aldığın için suçu biraz da kendi bilinçaltında arıyosun ama konu dışı doğrular, konuyla ilgili yanlışları kapatmak için kullanılmazlar. yani babanın eşcinselliğe olan meylini gözler önüne sermiş bu bilgisayar hadisesi. konunun öncesinden bihaber olduğun için 2 haftalık bi sürece sıkıştırmak da doğru değil. yapman gereken şey üzerine ahkam kesemem (her ailenin kendine özgü bi yapısı, düşünce tarzı vardır) ancak yapmaman gereken şey, sende varolan sıkıntıyı, ortaya şuursuz bi şekilde saçmandır. inan baban da, sırf bu mevzu ortaya çıkmasın, duyulursa hem sen hem de annen olumsuz etkilenmeyin diye, bu dürtüyü "sadece sizin için" bastırmış. nacizane önerim; sadece gözlemle.

babamın davranışlarında bi değişiklik yok, 5 sene önce, neyse 5 ay önce de oydu, şimdi de o. psikoloğa gitmeyi de to do list'ime aldım, var mı önerebileceğiniz biri?

''burada önemli olan eşcinsel olması değil. insanlara kendi hakkında yalan söylemesi ve aldatması'' saygılar.

olay kişisel eşya veya benim ayıbım değil burada. tamam ben çok pis suçluyum.